Giriş

Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinin güvenlik mimarisi bir karmaşa içerisindedir. Karşı devrimci güçler siyasi fırtınalara hazırlanırken, geçmişte geçerliliği olan ulusal toplumsal sözleşmelerin (“sosyal adalet” yerine “ucuz çıkarlar” öneren sözleşmeler) ve daha geniş anlamda bölgesel düzenin başarısızlığı artık daha fazla gizlenemeyecek bir noktaya gelmiştir. Ürdün, Lübnan ve Sudan’dan, Irak ve Cezayir’e kadar birçok ülkede halklar, yapısal dönüşümlerin özlemini duyarken bu yönde çağrılar yapmaya da devam etmektedir.

Bölge, “gıda güvensizliğinden” yetersiz temiz su ve enerji kaynağına, artan nüfus, kronik işsizlik ve iklim değişimine kadar çeşitli maddi ve birbirine bağlı zorluklarla karşı karşıyadır. Mevcut rejimlerin içerisinde ordunun rolü her geçen gün artmakta ve bu durum yönetici elitlerin dışarıdaki müttefiklerinden stratejik ödemeler almasına yol açmaktadır. Otoriter rejimler kendi yaralarını sarmakla meşgul olup “yeniden yapılanma” tabirini kendi iktidarlarını pekiştirmek için kullanmaktadır. Bölgedeki ülkelerden büyük kitlesel göçler kesintisiz bir şekilde devam etmekte ve bu durum “beyin göçünü” de tetiklemektedir: 2016’dan bu yana kötüleşen ekonomik durumdan ötürü 10 bin Tunuslu mühendisin ülkelerinden ayrıldığı belirtilirken,[i] bir Gallup raporu da Ürdün gençliğinin yüzde 27’sinin ve “yüksek eğitim almış” nüfusun yüzde 29’unun ülkelerinden ayrılmayı istediğini ortaya koymaktadır.[ii] Ciddi oranda Iraklı ve Lübnanlının da bunun benzerini yapmayı istediğini düşünmek pek de yanlış olmayacaktır. Bunun yanında bölge, büyüklükleri ve akıbetleri kimse tarafından tahmin edilemeyen ancak ortadan kaldırması zor silahlı militan gruplarla dolup taşmaktadır.

Mevcut durumda, köhneleşmiş siyasi ve ekonomik yapılar; eski moda “bereket politikaları”,[iii] arkaik bir Leviathan devleti (tüm siyasi uygulamalar ile muhalefet hareketlerini devletleştiren ve sivil toplumu millileştiren[iv]) ve külüstür bölgesel iş birliği kurumları, kapsamlı bir dönüşüm geçirmeksizin yukarıda bahsedilen zorlukların hiçbiriyle baş edemeyecektir. Uluslararası aktörler ise ya bölgesel statükoyu desteklemeye devam etmekte ya da Avrupa’ya göç akımlarını durdurma yahut çatışma alanlarındaki “radikalleri” zapt etme veya etkisiz hâle getirme gibi kısa vadeli hedeflere odaklanmaktadır. Çin, Rusya, Avrupa Birliği (AB), Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bölgedeki otoriter rejimleri basmakalıp “istikrarı destekleme” ve “toprak bütünlüğüne saygı” gibi hazır açıklamalarla veya “iç işlerine karışmama politikası” kisvesi altında desteklemeye devam etmiştir. Birkaç diğer uluslararası forum ve toplantı arasından AB ve Arap Birliği arasında tarihte yapılmış ilk zirve olan Şubat 2019’daki Şarm el Şeyh’te yapılan zirve yalnızca bir otoriter liderin uluslararası meşruiyetini arttırmaya yaramıştır. Hatta Trump yönetimi bölgede otoriter bir diktatörle çalışma şansına sahip olmaktan sevinç duyduğunu gizlemeye dahi çalışmamıştır.

Al Sharq Forum da Orta Doğu’daki bölgesel güvenlik mimarisini değerlendirmek ve gelecekte atılabilecek adımlara ilişkin somut öneriler ortaya koyabilmek amacıyla bir özel çalışma grubu kurmuştur.  Bunu yaparken dört ana tema belirlemiştir: 1. Devlet ve devlet dışı dinamikler, 2. bölgesellik ve bölgesel güvenlik kurumları, 3. küresel bağlamda bölgesel düzen, 4. enerji ve güvenlik. Beş araştırmacının ve bir araştırma asistanının yer aldığı bu özel çalışma grubu birkaç çalışma toplantısına ev sahipliği yapmış ve Mayıs 2018’de 25 ülkeden üç yüzden fazla uzmanın katıldığı büyük bir konferans gerçekleştirmiştir. Buna ek olarak, Lübnan’a; Singapur’a, Rusya’ya, ABD’ye, Belçika’ya ve Katar’a araştırma ziyaretlerinde bulunulmuş ve çok sayıda akademisyenle, entelektüelle, uzmanla ve eski politikacıyla konferansı takip eden yıl boyunca mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Aynı zaman dilimi içerisinde özel çalışma grubu, Türkçe ve İngilizce çevirileri de mevcut olacak şekilde toplamda on sekiz uzman görüşü ve analiz yazısı yayımlamıştır.

[i] “OIT: 10 mille ingénieurs ont quitté la Tunisie depuis 2016,” Mosaïque FM, 30 Eylül 2018, https://www.mosaiquefm.net/fr/actualite-national-tunisie/415691/oit-10-mille-ingenieurs-ont-quitte-la-tunisie-depuis-2016

[ii] Renad Aljadid , “Nearly 20 per cent of Jordanian population wish to migrate to another country — Gallup report,” The Jordan Times, 20 Aralık 2018, http://www.jordantimes.com/news/local/nearly-20-cent-jordanian-population-wish-migrate-another-country-%E2%80%94-gallup-report

[iii] “A Personal Appraisal of Hassan’s Regime,” The Central Intelligence Agency (Library of the CIA), s. 8, Erişim Tarihi: Kasım 2019, https://www.cia.gov/library/readingroom/docs/CIA-RDP80R01731R002300070008-6.pdf

[iv] Isam al-Khafaji, ‘The Arab Left after Glasnost: Who’s Afraid of Bureaustroika?” Middle East Report, No.167, On the Edge of War. Kasım-Aralık 1990. s. 32-33.