Özet: Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul’daki yenilgisi Irak’ın yakın tarihinde önemli bir dönüm noktasını temsil etmektedir. İbadi Hükümeti bu nedenle psikolojik olarak cesaretlenmişse de Irak’taki mevcut sorunlar bu başarıya rağmen hala ürkütücü boyutlardadır. Irak Hükümeti, mültecilerin ülkeye dönüşü, Musul’un yeniden inşası, benzer terör gruplarının ortaya çıkmasını önleyici bir güvenlik yapısı oluşturma ve Irak’taki farkı gruplar arasında bir köprü oluşturma görevlerinin hepsini petrol fiyatlarının düşük olduğu bir dönemde yerine getirmek zorundadır. Bağdat’taki merkezi hükümet için bir diğer sorun da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) bağımsızlık referandum planı. Irak toprağının bir terör örgütünün kontrolünden çıkarılması büyük bir rahatlama sağlarken, artık hükümet tüm dikkatini ve çabasını vatandaşlarının ihtiyacı olan temel hizmetleri sağlamaya yöneltebilir. Ancak farklı aktörler ve parçalanmış partiler arasındaki siyasi çekişmeler ileriye dönük sorunlara yenilerini eklemektedir. Bağımsızlık referandumu planına Kerkük’ün de dahil edilme olasılığı ve Halk Seferberlik Güçleri’nin (Haşdi Şabi) Irak’ın güvenlik yapısına eklenmesi, patlamaya hazır diğer sorunlardır.

Irak Başbakanı İbadi, geçtiğimiz sonbaharda başlayan operasyonla kentin konrolünü yeniden ele geçirme başarısı gösterdikleri için Irak güvenlik güçlerini tebrik etmek üzere 9 Temmuz’da Musul’a bir ziyarette bulunmuştu. Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul’da yenilgiye uğratılmasıyla Irak tarihinde kısa bir bölüm daha sona ermiş oldu[1]. Her nasıl olursa olsun, bu gelişme İbadi yönetimi için Irak’ta büyük bir başarıyı temsil ediyor. Musul’da ilan edilen askeri ilerlemenin gecikmesine ve kentin batı kısmındaki devasa yıkıma rağmen, Irak’ın ikinci büyük kentinin IŞİD’in kontrolünden çıkarılması ülkenin güvenlik engelleriyle başa çıkma konusunda bir dönüm noktasını temsil ediyor.

IŞİD üç yıl önce Musul’u ele geçirmiş ve Büyük el-Nuri Camii’nde yeni bir devlet (halifelik) ilan etmişti. IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi ve daha sonra Erbil ve Bağdat’a doğru ilerlemesi büyük bir şoktu. Bu durum, bilhassa Irak Hükümetinin söz konusu durumla kendi başına mücadele etmesinin başarısızlıkla sonuçlandığı göz önüne alınarak IŞİD’i yenilgiye uğratmak için uluslararası bir koalisyonun kurulmasına zemin hazırladı. Irak ve Suriye topraklarının bazı parçaları halen IŞİD’in kontrolü altında, ancak Musul’un kaybı ve Rakka’daki ilerlemeler, IŞİD’in bölgesel olarak varlığının sonuna yaklaşmakta olduğuna işaret ediyor. Irak Hükümeti’nin halihazırdaki görevi, IŞİD’in kontrolünde kalan toprakları özgürleştirmenin yanı sıra yeniden güçlenmesini önlemek için gerekli koşulları oluşturmak ve onun egemenliğinden kurtulan kentlerde ve kasabalarda yaşanan sorunları ele almaktır.

Güvenlik Sorunları

IŞİD’in yenilgiye uğratılmasından sonra Irak’ın mevcut sorunlarına kabaca bakıldığında hala üstesinden gelinmesi gereken önemli hususlar olduğunu görülmektedir. Bunlardan ilki, ülkeye zarar vermekte ve IŞİD’in bölgesel kontrolü kaybetmeye uyum sağlamak yoluyla geçireceği dönüşümle birlikte artması olası olan terör tehdidini ortadan kaldırmak. IŞİD, bölgeyi kontrol altında tutma biçimiyle El Kaide ve diğer terör gruplarından farklıydı ve devlet olma iddiası onun ayırıcı bir özelliğiydi. IŞİD’in bundan sonra Irak’ın farklı kentlerinde terör saldırıları gerçekleştirmek yoluyla ayakta kalmayı sürdürebileceği genel kabul görmektedir. IŞİD şu an Telafer ve Havija gibi bölgeleri kontrolü altında tutmakta, bu da diğer yerlere saldırı planlamalarına ve bu saldırıları gerçekleştirmelerine olanak sağlamaktadır. Bu bölgeler kaybedildikten sonra IŞİD mensupları çöle geri çekilecek ve grup gelecekte Irak’taki mevcudiyetini sağlamak üzere kırsaldaki küçük hücrelere bağımlı olacaktır. Bu grupların kentlerde olası saldırılarını önlemek, IŞİD sonrası süreçte Irak Hükümeti’nin önceliklerinden biri olacaktır.

Güvenlik sorunları bakımından ele alındığında, IŞİD’in ortaya çıkışının Irak güvenlik mekanizmalarının eksik yönlerini açıkça ortaya koyduğu söylenebilir. Irak Hükümeti güvenlik güçlerini yeniden yapılandırmak için mali kaynaklarının büyük bir kısmını harcamış ve bu konu için büyük bir çaba sarf etmiştir[2]. Irak Ordusu resmi güçleri ve kolluk kuvvetlerinin yanı sıra Haşdi Şabi olarak bilinen paramiliter grup IŞİD’e karşı mücadelede önemli bir rol oynamıştır. Irak Parlamentosu Haşdi Şabi’nin statüsünü meşru hale getirmek için 2016 yılı Kasım ayında Haşdi Şabi’yi Başbakanlık himayesine almış, polis ve orduyu temel alarak üyelerine maaş bağlayıp emeklilik hakkı vererek hukuki bir statü sağlamıştır[3]. Haşdi Şabi şemsiyesi altında Bedir Örgütü gibi mevcut güvenlik yapılarının içine karışmaya ve hükümetin emirlerine itaat etmeye istekli olan çeşitli gruplar bulunmaktadır. Bu grupların Haşdi Şabi’nin yaklaşık %80’ini oluşturduğu söylenmektedir. Bunların dışında, Hizbullah Tugayları gibi (Kata’ib Hizbullah olarak da bilinmektedir) Velayet-i Fakih çizgisini izleyen ve haliyle İran’dan emir alan başka gruplar da vardır. Irak’ın tüm bu güvenlik yapılarının kontrolünü kazanması devletin egemenliği için oldukça önemlidir. Irak’ta işlevsel bir devlet sistemi oluşturmak için, Başbakan İbadi’nin Haşdi Şabi’nin uzlaşılması olanaksız olan bileşenlerin kontrolünü ele geçirmek gibi çözmek zorunda olduğu korkutucu sorunları vardır. Her halükârda ülkenin güvenlik koşulları ve ekonomisi dikkate alındığında Başbakan’ın tüm bu güçlerin kontrolünü tamamıyla ele geçirmesi biraz zaman alacaktır. Buna ek olarak, İran’ın da Irak’ın iç siyasetine müdahale etmesini sağlayan böyle etkin bir araçtan vazgeçmeye niyeti olmayacaktır.

Ekonomik Sorunlar

Ülkenin güvenlik sorunları ile nasıl baş edileceğini değerlendirirken ekonomik faktörler de dikkate alınmalıdır. Petrol üretimindeki ve ihracatındaki artışa rağmen, petrol fiyatlarındaki düşüş Irak ekonomisine zarar vermektedir. 2006-2015 yılları arasında Irak’ın askeri harcamaları %536 ile 13.1 milyar dolara çıkmıştır[4]. Başka herhangi bir ülkenin yaptığı harcamalardan oldukça büyük bir yüzdelik artış ordunun kurumsal altyapısının yeniden tesis edilmesi zorunluluğundan ileri gelmektedir[5]. IŞİD ile mücadele, normalde altyapı projelerine tahsil edilecek olan mali kaynakların devasa boyutlara varan harcamalar sebebiyle önemli bir kısmını tüketmiştir. Irak Hükümeti, IŞİD Musul gibi alanlardan çıkarıldıktan sonra ülke içinde yerinden edilmiş yaklaşık bir milyon kadar kişiye yiyecek ve barınma sağlama gibi çok büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Geri alınan kentlerin yeniden inşasından bahsetmiyoruz bile. BM görevlilerine göre, ülkedeki çatışmalardan en çok zararı Musul’un batısı görmüştür. Burayı yeniden inşa etmek bir yıldan uzun zaman alacak ve başlangıçta öngörülmüş olan masrafı ikiye katlayacaktır. Kentin altyapısının onarılmasının en az 1 milyar dolara mal olacağı söylenmektedir[6]. Mevcut petrol fiyatlarıyla bu sorunların üstesinden gelmek, Irak Hükümeti’nin işini üstün gayret gerektiren bir görev haline getirmektedir.

Gelecekte IŞİD’in olası terör saldırılarını önleme konusunda en önemli önceliklerden biri benzer terör örgütlerinin ortaya çıkmasını önlemek olmalıdır. IŞİD’nin ortaya çıkmasına ve yükselişine zemin hazırlayan faktörlere bakarsak, en önemli konu Irak’taki Sünni Arap nüfusun temel etno-mezhepsel sorunlarına hitap edilmemesidir. Bu sorunlar önemli ölçüde Sünnilerin kendisini hükümete yabancı hissetmesi, çoğunlukta olduğu alanlardaki güvenlik sorunları ve buralara diğer hizmetlerin sağlanmamış olması, terk edilmişlik hissi ve uygun siyasi temsilin olmamasıdır. IŞİD, Irak’ın geniş alanlarının kontrolünü eline geçirmek için bu kaygıları kendi çıkarına kullanmaktadır. Bu bağlamda, ülkenin son birkaç yılda yaşadıklarının tekrarlanmasını önlemek için Irak Hükümeti ülkedeki farklı grupların sosyal yeniden entegrasyonu konusuna odaklanmalıdır. Bu da kapsayıcı ve temsili hükümet yapıları, işler bir devlet sistemi ve etkili bürokrasi yoluyla gerçekleştirilebilir. Hiç şüphesiz bunları söylemek yapmaktan kolaydır. Bu konuda inandırıcı olmak için Irak hükümeti toplumun tüm farklı kesimlerinin güvenini kazanmalıdır.

KBY’nin Bağımsızlık Girişimi

Sosyal yeniden entegrasyon anlamında, Sünni Arap nüfusun sorunlarına hitap etmenin yanında diğer önemli bir sorun ise Iraklı Kürtlerin geleceğidir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı Mesud Barzani’nin 25 Eylül 2017 tarihinde Kürtlerin bağımsızlığı konusunda bir referandum gerçekleştirileceğini açıklamasının ardından Erbil ve Bağdat arasındaki ilişki IŞİD sonrası Irak’ta en önemli sorun olmuştur. Pek çok yerli ve uluslararası gözlemciye göre referandum beyanı Irak’ta KBY’deki iç siyasi gelişmelerle oldukça ilgilidir, ancak tüm bölgeyi yeniden istikrarsız bir hale getirme potansiyeli de taşımaktadır. KBY’deki farklı siyasi gruplar arasında ve kişisel etki anlamında aynı siyasi partilerin içinde de pek çok anlaşmazlık bulunmaktadır. İran, Türkiye ve ABD bu referanduma karşı olduklarını beyan etmiş, İsrail ise sessiz kalmıştır[7].

Birçok siyasi figür Barzani’yi bir bağımsızlık referandumu konusunda ısrar etmek yerine Irak’ın IŞİD sonrası sorunları ile başa çıkma konusuna odaklanmaya çağırmıştır. Bağımsızlık referandumunun ardındaki ana nedenler KBY’nin ekonomik ve siyasi sorunlarıyla ilişkili görünmektedir. IŞİD’in ortaya çıkışı, petrol fiyatlarındaki düşüş ve KBY’nin Irak bütçesindeki payı konusunda Erbil ve Bağdat arasındaki farklılıklar KBY’de ciddi ekonomik sorunlara neden olmaktadır. Bu ekonomik sorunların yanında farklı siyasi figürler arasındaki anlaşmazlıklar da siyasi çıkmazlara yol açmaktadır. Barzani’nin başkanlık süresi 2015 yılı Ağustos ayında dolmuştur[8]. Bölge parlamentosu toplanmamaktadır, parlamento sözcüsünün Erbil’e girmesi yasaktır. Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) tarihi lideri Talabani hayatta olsa da sağlık sorunları nedeniyle bir rolü yoktur ve aynı zamanda partisindeki liderlik yarışı büyük bir tartışma konusudur.

Bölgenin sorunları doğrultusunda, Barzani’nin KBY’yi teknik ve idari konular anlamında bir referanduma hazırlamadan önce KBY’deki diğer siyasi aktörlerle bir mutabakat sağlaması gerekir. Barzani’nin referandum ilanının ardındaki saiklerden biri tarihsel öneme sahip bir referandum gerçekleştirmek yoluyla tüm bu sorunları kendi lehine çözmektir. KBY Başkanı olarak pozisyonuna meydan okumak ve referandumdan kişisel olarak kazanç sağlamasını engellemek üzere KYB ve Değişim hareketi (Goran olarak bilinmektedir) Bölge Meclisi’nin referandum konusunda oylama yapmak üzere toplanmasını istemekte ve parlamentoda normalleşmenin bağımsızlık referandumundan önce gelmesi gerektiğini savunmaktadırlar[9]. Hem KYB içinde Celal Talabani sonrası dönemdeki anlaşmazlıklar ve hem de Değişim Hareketi içinde partinin önderlerinden Noşirvan Mustafa’nın ölümünün ardından ortaya çıkan haleflik konusu Mesud Barzani’nin KBY içinde en önemli siyasi figür olarak kalmasına yardımcı olmuştur. KBY’nin iç dinamikleri önümüzdeki aylarda daha fazla dikkat gerektirecektir.

Yeni Yüzler İstemek

Bunlara ilaveten Irak siyasi hayatının önemli sorunlarından bir diğeri farklı siyasi figürler arasındaki ayrılıklardır. Farklı etnik ve mezhep grupları ve partilerde mevcut siyasi figürlere ilişkin yaygın bir hayal kırıklığı söz konusudur. 2018’de yapılacak seçimlerde yeni siyasi figürlerin ortaya çıkabileceğine inanılmaktadır. Irak’ın süregelen sorunları ile iktidar ve prestij sağlamak için farklı isimler arasındaki mücadele göz önünde bulundurulduğunda, siyasi arenada yeni isimlerin ortaya çıkması isteği göze çarpmaktadır.

Sünni Araplar arasındaki liderlik sorunları IŞİD’in bozguna uğratılmasının ardından daha da görünür olmuştur. Mevcut liderlere güvensizlik IŞİD’in kırgın Sünni kitlelerin duygularını istismar etmesine yol açmıştır. Önde gelen Sünni siyasetçiler Diyala ve Ninova gibi vilayetlerdeki Sünni grupların haklarını korumada başarısız olmakla suçlanmaktadır. Olası yeni isimler hem ülke içinde hem de uluslararası düzeyde diplomatik ve mali destek arayışındadır. IŞİD sonrası Irak’ta farklı Sünni siyasetçileri, farklılıkları arasında köprü kurmaları ve Sünni grupların sorunlarıyla başa çıkmaları için bir araya getirmek için bölgesel düzeyde çabalar vardır.

Şii partiler arasındaki ideolojik rekabete eşlik eden kişisel rekabet gelecek yıl yapılacak olan seçimlerin yaklaşmasıyla daha açık hale gelmektedir. İslami Davet Partisi (Hizb el-Dawa el-İslamiyye olarak da bilinmektedir) içinde İbadi ve Maliki arasındaki rekabet herkesçe bilinmektedir ancak Irak siyasi hayatında önde gelen figürlerden olmayı amaçlayan diğer isimler de vardır. Şiilerin baskın olduğu diğer partiler de yaklaşan seçimlerde etkili olabilmek için sürekli bir rekabet içindedirler. Yukarıda tartıştığımız gibi, Kürt siyasi figürler arasında da, önemli partilerin ikisindeki dönüşüm nedeniyle, önümüzdeki yıllarda bazı değişiklikler ortaya çıkmasını bekleyebiliriz. KBY’de İslami partilere desteğin arttığı göze çarpan diğer bir detaydır. Irak siyasal sisteminin doğası ve devlet aygıtı dışında başka herhangi bir ekonomik güç zemini bulunmayışı, Irak siyasi yaşamında oldukça yıkıcı bir çevre oluşmasına yol açmaktadır. Irak kamuoyunun geniş kesimleri bu hakikatten yorulmuştur ve alternatif isim ve programlar aramaktadır.

IŞİD’in Musul’dan çıkarılması Irak tarihinde bir bölümü sonlandırmış olabilir. Bu Irak’ın ve bölgenin güvenliği için oldukça iyi bir haberdir. IŞİD’e karşı mücadelenin ivediliği nedeniyle unutulmuş olan sorunlar ve anlaşmazlıklar şu andan itibaren Irak siyasetinin gündeminde baskın olacaktır. Bu kapsamlı ve acil sorunlar için Irak yetkililerin enerji ve zamana gereksinimi vardır ancak Irak’ın bu bağlamdaki başarısı bölgenin istikrara ulaşmasına katkı sağlayacaktır.

Referanslar

[1]“Abadi hails ‘great victory’ against ISIL in Mosul.” 10 Temmuz 2017. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. http://www.aljazeera.com/news/2017/07/iraq-abadi-mosul-victory-170709122533584.html

[2]“Iraq to spend 20% of 2016 budget on defense.” Rudaw. 29 Ekim 2015. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. http://www.rudaw.net/english/middleeast/iraq/291020151

[3]“Iraq’s parliament passes law legalizing Shia militias.” 26 Kasım 2016. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. http://www.aljazeera.com/news/2016/11/iraq-parliament-passes-lawlegalising-shia-militias-161126133010696.html

[4]Trends in World Military Expenditure, 2015, SIPRI Fact Sheet 2015, http://books.sipri.org/files/FS/SIPRIFS1604.pdf

[5]Trends in World Military Expenditure, 2015, SIPRI Fact Sheet 2015, http://books.sipri.org/files/FS/SIPRIFS1604.pdf

[6]“Repairing Mosul’s infrastructure will ‘cost $1 billion’.” 06 Temmuz 2017. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. https://www.alaraby.co.uk/english/news/2017/7/6/repairing-mosulsinfrastructure-will-cost-1-billion

[7]“Iran Criticizes Independence Vote In Iraq’s Kurdistan Region.” Radio Free Europe. 10 Haziran 2017. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. https://www.rferl.org/a/iran-criticizes-iraq-kurdishindependence-vote/28539802.html

Aynı zamanda bkz: “US concerned Kurdish referendum could ‘distract’ from IS fight.” 09 Haziran 2017. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. https://www.alaraby.co.uk/english/news/2017/6/9/kurdish-referendumwould-distract-from-is-fight-us-warns, Bkz: “Iraqi and foreign reactions to Kurdish referendum plan.” Rudaw. 6 Haziran 2017. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. http://www.rudaw.net/english/middleeast/turkey/09062017

[8]“Uncertainty reigns in Iraqi Kurdistan as president’s mandate expires.” Reuters. 20 Ağustos 2015. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. http://www.reuters.com/article/us-iraq-kurdspresidency-idUSKCN0QP1V620150820

[9]“PUK, Gorran: Preparations for referendum should be made after parliament sits.” Rudaw. 23 Haziran 2017. Erişim tarihi 21 Temmuz 2017. http://www.rudaw.net/mobile/english/kurdistan/230620174