(Bu metin İngilizce orijinal versiyonundan tercüme edilmiştir.)

Bize benzeyen mülteciler: Ukraynalı mülteci akını mültecilere yönelik çifte standardı gösteriyor

Özet: Yakın zamanda Avrupa ülkelerine gerçekleşen Ukraynalı mülteci akını Avrupa aşırı sağının benimsediği göçmen karşıtı duruşu yeniden değerlendirmeyi gerekli kılıyor. MENA bölgesi, Afganistan ve Afrika ülkelerinden gelen mültecilerin aksine Ukraynalı mülteciler Avrupa’da sıcak karşılandı. Gelişmekte olan ülkelerden gelen mültecilerin sayısındaki düşüşe rağmen Avrupa aşırı sağı Afgan, Afrikalı ve Suriyeli mültecileri şeytanlaştırmaya devam ediyor. Bu uzman görüşü tüm mülteci krizlerinin aşırı sağın yükselişine katkıda bulunmadığını ortaya koyuyor.

Avrupa’nın önyargılı mülteci politikalarına ön ayak olabilecek coğrafi ve politik faktörleri inceleyen bu uzman görüşü ırk ve din gibi kültürel etmenlerin belirli mülteci gruplarına yönelik ayrıcalıklı muameleyi daha iyi açıkladığını gösteriyor. Ukrayna’da yaşayan Suriyeli, Afgan ve Afrikalıların sahip olmadıkları şey uygun dini ve ırksal özelliklerdi. Avrupa aşırı sağı için İslamofobik ve ırkçı unsurlar genel göçmen kimliğinden daha fazla rol oynuyor. Başka bir deyişle sadece belirli göçmen grupları aşırı sağın seçimlerdeki yükselişini tetikliyor.    

Giriş

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra dünya, bir başka mülteci krizine daha tanık oldu. BM kaynakları 6,6 milyon insanın ülke içinde yerinden edildiğini 6,3 milyon Ukraynalının ise ülke sınırlarını geçerek Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine gittiğini gösteriyor. Dahası, 13 milyondan fazla Ukraynalının da savaştan etkilenen bölgelerde mahsur kaldığı artan güvenlik riskleri nedeniyle de buralardan ayrılamadığı tahmin ediliyor.[1]

Ancak Suriyeli göçmenlerin aksine Ukraynalılar sıcak karşılandı. En azından kısa vadede Ukraynalı göçmenler, Avrupa’da henüz bir başka göçmen karşıtı dalgayı tetiklememiş görünüyor. Bu uzman görüşü tüm mülteci krizlerinin göçmen karşıtı hissiyatı arttırmadığını veya ev sahibi ülkelerde aşırı sağın seçimlerde öne çıkmasına katkı sağlamadığını gösteriyor.

Bu makale ayrıca Suriye ve Afrika ülkelerinden gelen göçün Avrupa siyasetinde tartışma kaynağı olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Almanya’nın ciddi bir mülteci nüfusunu kabul etmesine rağmen Avrupa birliği “Doğu’dan” gelen mültecileri dışarıda tutmak için bir “Avrupa kalesi” inşası konusunda önemli çabalar harcadı. AB göç konusunu dışsallaştırmak için Türkiye ile bir anlaşma da yaptı.

Yine de Suriyeli göçü Avrupa’da aşırı sağcı partilerin yükselişine katkıda bulundu. Göçmen karşıtı partiler ayrıca anaakım partileri göçmenlere yönelik olumsuz bir görüş benimseyip MENA ve Afrika’dan gelen göçe karşı daha sert adımlar atarak sığınma haklarını görmezden gelmeye zorladı.[2] Bu durum nihayetinde göçmenlerin daha yoksul Afrika ülkelerine gönderilmesi ve Akdeniz’de sert muameleye maruz kalması gibi göçmen karşıtı politikaları arttırdı. Avrupalı ülkeler binlerce göçmenin ölümüne sebep olan tekneleri geri gönderme politikasıyla uluslararası hukuku çiğnemekten kaçınmadı.

Bu makale Ukraynalı mülteci krizine ve Avrupa ülkelerinin yakın çevrelerinde yaşanan bu krize nasıl karşılık verdiğine kısaca değiniyor. Daha sonra Suriye krizinin Avrupa demokrasilerinde göçmen karşıtı siyasi partileri güçlendirerek Avrupa siyasetini nasıl etkilediğini ele alıyor. Aşırı sağın yükselişi Avrupa Birliği’nin benimsediği insani demokratik ilkelere taban tabana zıt olan göçmen karşıtı politikaların geliştirilmesine katkıda bulundu.

Bizim gibi “Beyaz”

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Avrupa’nın çeperinde bir insani trajediye neden oldu. Rusların hızlı zafer beklentilerine rağmen Ukrayna savunması Batılı ülkelerin gönderdiği önemli askeri yardımlar sayesinde ciddi bir direniş göstererek Putin’in ülkeyi hızla ele geçirme planlarını sekteye uğrattı. Çatışma sürdükçe sivil halk üzerindeki etkileri daha da ciddileşmeye başlayıp milyonlarca Ukraynalı sivilin kaçıp komşu Avrupa ülkelerine sığınmasına yol açtı.

BM verileri Rus işgalinin başlamasından bu yana Ukraynalı mülteci sayısındaki değişimi gösteriyor (Şekil 1). 29 Eylül 2022 itibariyle 6,3 milyon Ukraynalı ülkeden kaçarken 6,6 milyon Ukraynalı da ülke içinde yerinden edildi. Uluslararası sınırları aşanlar öncelikle Rusya,[3] Polonya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Türkiye ve İspanya’ya ulaştı. Ukraynalı göçmenler şimdiye kadar gittikleri ülke ve toplumlar tarafından sıcak karşılandı ki bu gelişme, göç sürelerinin uzama ihtimali düşünüldüğünde umut vaat ediyor. Hatta Rus işgali Avrupa ülkeleri arasında birleştirici bir güç haline gelerek Putin’in AB sınırlarını emperyalistçe kuşatmasına karşı bir tür yoldaşlık ruhu yarattı.

Bize benzeyen mülteciler: Ukraynalı mülteci akını mültecilere yönelik çifte standardı gösteriyor

Şekil 1: Avrupa ülkelerinde kayıtlara geçen Ukraynalı sayısı. Kaynak: Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Temsilcisi, 29 Eylül 2022.

Rusya’nın yasadışı işgali ve süregelen şiddet tehdidi nedeniyle Ukraynalılara güvenli geçiş ve güvenli yaşam koşulları için fırsat sunulmalı. Suriyeli, Afgan ve Afrikalı mültecilere yönelik benzer bir tutum beklemek de gayet normal. Ancak uluslararası medyanın krize yönelik tutumu gelişmekte olan ülkelerden gelen insanlara yönelik kökü derinlerde bir önyargı olduğunu ortaya çıkardı. Özellikle Avrupalı gazeteci ve politikacıların yaptığı açıklamalar son derece rahatsız ediciydi ve süregelen krizi ele alırken uygulanan açık çifte standardı gözler önüne serdi.[4]

Örneğin CBS News kıdemli dış politika muhabiri Charlie D’Agata, Ukraynalı mülteci krizini haberleştirirken önyargısını da açığa vurdu: “Kusura bakmayın ama Ukrayna Irak veya Afganistan gibi on yıllardır şiddetli çatışmalara tanık olmuş bir yer değil. Kelimelerimi dikkatli seçmek zorundayım ama burası, kimsenin böyle bir şeyin yaşanacağını beklemeyeceği veya ummayacağı görece medeni, görece Avrupalı bir kent.”[5] Gazeteci daha sonra özür diledi ama Ukrayna krizini yabancı düşmanı bir gözle aktaran tek kişi o değildi. BBC’ye verdiği bir mülakatta Gürcistan eski başsavcı yardımcısı David Sakvarelidze duygulandığını çünkü bu sefer öldürülenlerin “sarı saçlı, mavi gözlü” Avrupalı insanlar olduğunu söyledi.[6]

Telegraph gazetesinden Daniel Hannan, savaşın insanların “Netflix izleyip Instagram kullandığı, serbest seçimlerde oy kullanıp sansürsüz gazeteler okuduğu” bir Avrupa ülkesinde yaşanmasının kendisini şoke ettiğini ifade etti.[7] Fransız BFM TV kanalından Phillipe Corbé ise Suriyelilerle kıyaslamaktan çekinmedi ve “Burada Putin’in desteklediği Suriye rejiminin bombardımanından kaçan Suriyelilerden bahsetmiyoruz. Canlarını kurtarmak için bizimkilere benzeyen arabalarla kaçan Avrupalılardan bahsediyoruz.”[8] dedi. Benzer yorumlar benzer şekilde Ukraynalı mültecilerin Suriyelilerden ne kadar farklı olduğunu vurgulayan başka Avrupalı gazeteciler tarafından da yapıldı.[9]

Ukraynalı mülteci krizine yönelik düpedüz kabileci yaklaşım savaşı esmer insanlar (yahut MENA bölgesindeki insanlar) için doğal bir durum olarak değerlendiriyor.[10] Batılı medyanın kullandığı önyargılı söylem dünya genelinde gazetecilerin eleştirilerinin hedefi oldu. ABD merkezli Arab and Middle Eastern Journalists Association [Arap ve Ortadoğulu Gazeteciler Derneği] çifte standartları protesto eden bir açıklama yayınladı.[11] Dahası, daha “medeni” mültecilerin daha çok sempatiyi hak ettiğini düşünen sadece Batılı ana akım medya değildi.

Avrupalı siyasetçiler de Ukraynalı göçmenlere ayrıcalıklı muamelede bulunulmasını savundu. Polonya İçişleri Bakanı Mariusz Kaminski, ülkesinin “bombalardan, Rus tüfeklerinden kaçan herkese” olan desteğini açıkladı.[12] Maalesef Polonya, Polonya-Belarus sınırında bekleyen Suriyeli göçmenleri donarak ölüme terk ettiğinde kendileri de Rus bombardımanlarından kaçmış olan Suriyeli mültecilere çok daha az dostane yaklaşmıştı.[13] Benzer şekilde Afgan mültecilere karşı sert tutumuyla bilinen Avusturya Şansölyesi Karl Nehammer[14] de Avusturya’nın gerektiğinde mülteci alacağını çünkü Ukrayna’nın Afganistan’dan farklı olduğunu belirtti.[15]

Göçmen karşıtı duruşlarıyla bilinen tarafların bu göçmen yanlısı tutumlarını nasıl açıklayabiliriz? Uluslararası medya ve Avrupalı politikacıların bu iki mülteci krizine yönelik çifte standartlarını açıklamak için coğrafi dinamiklere başvurulabilir. Bu durumda bu önyargılı yaklaşımın nedeni Ukrayna’nın jeopolitik konumuyla ilgili olacaktır. Ukrayna Avrupa’dayken Suriye bunun çok uzağında. Türkiye, Ürdün ve Lübnan’ın Suriyeli mülteci krizindeki tutumuna benzer şekilde Avrupa ülkeleri, özellikle de Doğu tarafında bulunanlar Ukrayna ile ortak sınırları olması nedeniyle daha dostane politikalar benimsedi. Dahası, Soğuk Savaş’ın tarihsel mirası ve Doğu Avrupa’daki vahşi Sovyet idaresi Rus işgalinden dolayı acı çeken Ukraynalılara yönelik olumlu algıyı pekiştirdi.

Bunların yanında Ukrayna’nın siyasi özellikleri de Ukraynalı mülteci krizine önyargılı bir yaklaşım geliştirmeye sevk etmiş olabilir. Suriye’nin aksine Ukrayna Avrupa’nın çeperinde gelişmekte olan bir demokrasi olarak değerlendiriliyor. Ülke ayrıca AB ve NATO üyesi olmaya çalışıyor. Ukrayna, Rusya ile olan uzun sınırları nedeniyle NATO’nun uzun vadeli hedefleri için jeopolitik anlamda hayati önem taşıyor. Yolsuzluk sorunu ve seçim düzensizliklerine rağmen Ukrayna dar bir hanedan kliğinin hakim olduğu bir tek parti diktatörlüğü rejimi tarafından yönetilmiyor. Suriye’nin aksine Ukrayna uzun vadede Avrupa siyasal projesinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla Ukraynalı mültecileri ağırlamak, Avrupa için Rus yayılmacılığına karşı Ukrayna demokrasisini savunmanın bir yolu haline geldi.

Bu nedenle coğrafi ve siyasi faktörler Avrupalıların Ukraynalı mülteci krizine yönelik tutumuna belli bir meşruiyet sağlıyor. Ancak bu etmenler esmer mültecilere yönelik ırkçı muameleyi açıklayamaz. Ukrayna’dan gelen mülteci akınının ilk aşamalarındaki raporlar Ukrayna’daki Nijeryalı öğrencilerin Polonya sınırından geçmesinin engellendiğini gösterdi.[16] Video kayıtları kaçmaya çalışan siyahi insanların trenlerden atıldığını ve siyahi sürücülerin durdurulduğunu gösteriyor.[17] Hatta Ukrayna’da yaşayan Afrikalılardan önce hayvanların tahliye trenlerine alındığını gösteren daha endişe verici haberler de var.[18]

Bu yüzden Avrupalıların Ukraynalı mültecilere ayrıcalıklı muamelede bulunmasını açıklarken kültürel faktörlerin rolü azımsanamaz. Ukraynalı mültecilerin “beyaz” olması ve Avrupalı halklarla ortak Hristiyan kimlikleri Avrupa medyasında ve Avrupalı siyasetçiler arasında sempati duyguları uyandırdı. Suriyelilerin, Afganların ve Ukrayna’da yaşayan Afrikalıların sahip olmadığı şey uygun dini ve ırksal özelliklerdi. Bu durum medyanın Ukrayna çatışmasını ırkçı bir söylemle haberleştirmesine ve politikacıların Ukraynalı mültecilere ayrıcalıklı muamelede bulunmasına yansıdı.

Anaakım medya ve Avrupalı yetkililer böyle davranarak ırksal köken, etnik ve dini kimlik, coğrafi yakınlık ve siyasi kurumların çatışma mağdurlarına sığınma sağlamanın gerekçesi olamayacağını anlamakta başarısız olmuştur. Ancak Avrupa ülkeleri kalkınmakta olan ülkelerden gelen göçmenleri Avrupa kalesinin dışında tutmaya devam ediyor.

Aşırı Sağın Favori Göçmenleri

Ukraynalı mültecilere yönelik sıcak tutumun aksine Suriye ve kalkınmakta olan ülkelerden gelen göçmenlerin Avrupa kıyılarına ulaşması büyük ölçüde engelleniyor. Benzeri görülmemiş mülteci akınına karşı Avrupa Birliği Türkiye ile bir anlaşma yaparak düzensiz göçün önlenmesi için mali yardım sözü verdi.[19] Ayrıca Danimarka ve Birleşik Krallık (BK) gibi ülkeler potansiyel mültecileri caydırmak için sığınmacıları Doğu Afrika ülkesi olan Ruanda’ya göndermeye başladı.[20]

Ayrıca AB düzensiz göçün temelindeki nedenleri ele alıp daha fazla Afrikalının Avrupa’ya sığınmacı olarak gelmesin engellemek amacıyla Emergency Trust Fund for Africa [Afrika için Acil Güven Fonu] oluşturdu.[21] Bu girişimler mülteci sorununu dışsallaştırmakla kalmayıp aynı zamanda AB’nin MENA ve Afrika ülkelerinden gelen insanlara sığınmacı statüsü vermedeki isteksizliğini de ortaya koydu. Bu bölgelerden gelen düzensiz göçmen sayısının azaltılmasına rağmen bu adımlar aşırı sağ partilerin yükselişini durdurmadı.

Avrupa aşırı sağının ilk yükselişi 2011’den sonra yaşanan Suriyeli mülteci akınının ardından gerçekleşti. Birçok siyaset bilimci mülteci akınının Avrupa’daki radikal sağ partilerin seçim başarıları üzerindeki etkisine dikkat çekti.[22] Flaman Menfaati (Belçika), Danimarka Halk Partisi (Danimarka), Alternative für Deutschland [Almanya için Alternatif – AfD] (Almanya), Ulusal Seferberlik (Fransa), Lega ve İtalya’nın Kardeşleri (İtalya), Avusturya Özgürlük Partisi, Altın Şafak (Yunanistan), Vox (İspanya) ve İsveç Demokratları gibi radikal sağcı partiler kendi ülkelerinde önemli siyasi aktörler haline geldi. Bu partiler seçim kampanyalarını göçmen karşıtı duygular üzerinden yürüttüğü için “göçmen karşıtı” olarak etiketleniyor. [23]

Suriye iç savaşından ve Avrupa ülkelerine ulaşan mülteci sayısının artmasından sonra bu partiler 2011-2016 arasında seçmen tabanlarını genişletti. Şekil 2 konsolide Avrupa demokrasilerindeki aşırı sağın ilk yükselişinin 2016’ya kadar aralıksız devam ettiğini gösteriyor. AB ile Türkiye arasındaki göç anlaşmasının ardından bu oy artışının kısa bir süre duraksadığı gözlemlenebilir.

Bize benzeyen mülteciler: Ukraynalı mülteci akını mültecilere yönelik çifte standardı gösteriyor

Şekil 2: Avrupa’da aşırı sağcı partilerin 2000’den sonra aldığı oy yüzdeleri. Siyah kesik çizgi Suriye krizinin başlamasından sonraki seçimleri gösteriyor.

Şu anda Avrupa aşırı sağının ikinci yükselişini gözlemliyoruz. İtalya, Fransa, Hollanda ve İsveç’teki son parlamento seçimleri aşırı sağcı partilerin silinmek bir yana aksine seçim sahnesindeki konumlarını sağlamlaştırdığını kanıtladı. Bu partiler artık geçici aktör değil. Aksine sadece kendi ülkelerinde değil Avrupa parlamentosunda da etkili aktörlere dönüştüler.[24]

Aşırı sağcı partilerin seçimlerde gerilediği ülkelerde (yani Avusturya, Danimarka ve Almanya’da, bkz. Şekil 2) bile yine de ciddi bir oy oranı yakalayıp parlamentolarda önemli sayıda sandalye kazandılar. İtalya’da aşırı sağ iktidarı ele geçirdi. 2022 parlamento seçimlerinde birinci (İtalya’nın Kardeşleri) ve üçüncü (Lega) sıradaki partiler güçlü göçmen karşıtı hissiyatlarıyla bilinen partilerdir.

Ancak Avrupa aşırı sağının ikinci yükselişini milyonlarca Ukraynalının gelişine bağlamak zor olacaktır. “Göçmen karşıtı” bir partinin tüm göçmenler aleyhine politikaları desteklemesi beklenir ama Avrupa aşırı sağı Ukraynalıları hedef almaktan kaçınıp bunun yerine “Doğu’dan” gelen göçün tehlikelerini vurguluyor. Avrupa aşırı sağı özellikle MENA, Afganistan ve Afrika’dan gelen göçmenlere dikkat çekip onları şeytanlaştırmaya devam ediyor. Örneğin yeni İtalya Başbakanı Giorgia Meloni bu bölgelerden gelen göç hakkındaki sert görüşlerini paylaşmaktan geri durmuyor.[25]

Geri göndermeleri hızlandırma, daha sıkı iltica kuralları getirme ve göçmenlerin deniz yoluyla İtalya kıyılarına ulaşmasını engellemek için Kuzey Afrika’yı denizden abluka altına alma sözü verdi. Sert politikaları Ukraynalı göçmenlere atıf yapmıyordu. Meloni gösteriyor ki Avrupa aşırı sağının benimsediği göçmen karşıtı politikalar belirli bir tipteki mülteci nüfusuna; Suriyeli, Afgan ve Afrikalılara gönderme yapıyor. Bu yüzden aşırı sağın göçmen karşıtı duruşunun İslamofobik ve ırkçı düşüncelerce şekillendiği rahatlıkla söylenebilir.

Meloni’nin göçmen karşıtı tutumu genel anlamda Avrupalı hükümetlerce de paylaşılıyor.[26] Zaten aşırı sağ hakkındaki mevcut literatür aşırı sağcı partilerin anaakım partileri göçmen karşıtı politika duruşlarına kaymaya zorladığını gösteriyor.[27] Bunun sonucunda Avrupa ülkeleri tehlikeli Akdeniz suları üzerinden Avrupa kıyılarına ulaşmaya girişen mültecileri engellemeye başladı. Yakın tarihli raporlar Avrupa sahil koruma görevlilerinin Avrupa’ya ulaşmalarını önlemek için denizde göçmenlere sert muamelede bulunup teknelerini geri ittiğini ortaya koyuyor.[28]

Avrupa sahil koruma görevlileri böyle davranarak zaten tehlikeli bir yolculuğa çıkmış olan teknelerdeki sivillerin canını daha fazla tehlikeye atıyor. Suriye çatışmasının başlamasından bu yana yaklaşık 20.000 göçmen güvenli bir liman arayışları sırasında Akdeniz’de hayatını kaybetti (Şekil 3). Daha yakın tarihlerde Suriye’nin Tartus limanında küçük tekneleri batan 94 kişi hayatını kaybetti.[29]

Bize benzeyen mülteciler: Ukraynalı mülteci akını mültecilere yönelik çifte standardı gösteriyor

Şekil 3: 2014-2021 arasında Akdeniz’de kayıtlara geçen göçmen ölü sayısı. *Veriler Eylül 2021’de sona eriyor. Kaynak: Statista (https://www.statista.com/statistics/1082077/deaths-of-migrants-in-the-mediterranean-sea/)

Sonuç

Rus işgali Avrupa ülkelerine bir başka mülteci akınını tetikledi. Avrupa ülkeleri genel anlamda gelen Ukraynalılara yönelik dostane politikalar benimsedi. Ancak bu mülteci dalgası MENA, Afganistan ve Afrika ülkelerinden gelen mültecilere yönelik derin önyargıları da gün yüzüne çıkardı. Bu uzman görüşü yazısı kültürel faktörlerin Avrupa’nın Ukraynalı mültecilere yaklaşımını daha iyi açıkladığını, birliğin ise diğer çatışma bölgelerinden gelen düzensiz göçü önlemeye devam ettiğini gösteriyor.

Bu arka planda aşırı sağcı partiler Avrupa siyasetinde önemli konumları işgal etmeye devam ediyor. Bu partiler kalkınmakta olan ülkelerden gelen mültecilerin sayısının azalmasına rağmen seçim kampanyalarında buralardan gelen mültecileri şeytanlaştırarak halkın desteğini topluyor. Bu nedenle son zamanlarda yaşanan Ukraynalı mülteci akını Avrupa aşırı sağının benimsediği göçmen karşıtı duruşun yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor. Bu uzman görüşü yazısı her mülteci krizinin aşırı sağın yükselişine katkı yapmadığını ortaya koyuyor.

Avrupa’nın önyargılı mülteci politikalarını destekleme ihtimali olan coğrafi ve politik faktörleri inceleyen bu makale ırk ve din gibi faktörlerin belli mülteci gruplarına uygulanan ayrıcalıklı muameleyi daha iyi açıklamamıza yardımcı olduğunu gösteriyor. Suriyeli, Afgan ve Ukrayna’da yaşayan Afrikalılarda olmayan şey uygun dini ve kültürel özelliklerdi.

Ukraynalı mülteciler güvenli geçiş ve güvenli bir yaşam ortamı fırsatlarını hak ediyor. Yine de uluslararası medya ve Avrupalı politikacıların farklı mülteci krizlerine yönelik benimsediği önyargılı yaklaşıma da dikkat çekmek gerekiyor. Suriye’de devam eden çatışma ve somut şiddet tehdidi nedeniyle diğer sıcak çatışma bölgelerinden gelen göçmenlere de benzer bir tutum sergilenmesini beklemek son derece normal. İltica imkanı vermek coğrafi, siyasi ve kültürel etmenlerden bağımsız olmalıdır. Nitekim tüm göçmenler eşit seviyede empati ve yardımı hak ediyor.

 

Referanslar


[1] https://www.unrefugees.org/emergencies/ukraine/

[2] Judith Sunderland, “Asylum Rights Thrown into a Frozen Ditch on Poland-Belarus Border,” 3 Aralık 2019, Human Rights Watch, https://www.hrw.org/news/2021/12/03/asylum-rights-thrown-frozen-ditch-poland-belarus-border

[3] Bu mülteciler çoğunlukla Doğu Ukrayna’da yaşayan etnik Ruslardır.

[4] Moustafa Bayoumi, 2 Mart 2022 “They are ‘civilised’ and ‘look like us’: the racist coverage of Ukraine” Guardian, https://www.theguardian.com/commentisfree/2022/mar/02/civilised-european-look-like-us-racist-coverage-ukraine

[5] Sarah al-Arshani, 1 Mart 2022. “While trying to address the tragedy unfolding in Ukraine, politicians and journalists show implicit bias by making comparisons to the Middle East” Business Insider, https://www.businessinsider.com/reporters-make-racist-comparisons-between-ukraine-crisis-and-middle-east-2022-3

[6] Al Jazeera, 27 Şubat 2022. “‘Double standards’: Western coverage of Ukraine war criticized,” https://www.aljazeera.com/news/2022/2/27/western-media-coverage-ukraine-russia-invasion-criticism

[7] Daniel Hannan, 26 Şubat 2022, “Vladimir Putin’s monstrous invasion is an attack on civilisation itself” https://www.telegraph.co.uk/news/2022/02/26/vladimir-putins-monstrous-invasion-attack-civilisation/

[8] Los Angeles Times, 2 Mart 2022, “In Ukraine reporting, Western press reveals grim bias toward ‘people like us’” https://www.latimes.com/entertainment-arts/tv/story/2022-03-02/ukraine-russia-war-racism-media-middle-east

[9] ITV muhabiri Polonya’dan bildiriyor: “Şimdi akla gelmeyen başlarına geldi ve burası kalkınmakta olan bir üçüncü dünya ülkesi değil; burası Avrupa!” https://twitter.com/jrc1921/status/1497878168216252416

[10] Moustafa Bayoumi, 2 Mart 2022 “They are ‘civilised’ and ‘look like us’: the racist coverage of Ukraine” Guardian, https://www.theguardian.com/commentisfree/2022/mar/02/civilised-european-look-like-us-racist-coverage-ukraine

[11] Ja’han Jones, 1 Mart 2022, “These bad takes on the Russia-Ukraine conflict reveal a lot about pundits’ biases,” https://www.msnbc.com/the-reidout/reidout-blog/russia-ukraine-media-coverage-rcna18017

[12] Minister Kamiński: We will show solidarity and support to all our Ukrainian brothers, 24 Şubat 2022, https://www.gov.pl/web/mswia-en/minister-kaminski-we-will-show-solidarity-and-support-to-all-our-ukrainian-brothers

[13] “14-year-old boy freezes to death on Polish-Belarusian border,” InfoMigrants, 11 Aralık 2021, https://www.infomigrants.net/en/post/36422/14yearold-boy-freezes-to-death-on-polishbelarusian-border

[14] “Austria keeps hard line on deporting Afghans” Euronews 15 Ağustos 2021, https://www.euronews.com/2021/08/15/us-afghanistan-conflict-austria

[15] Moustafa Bayoumi 2 Mart 2022.

[16] Stephanie Hegarty, 28 Şubat 2022, “Ukraine conflict: Nigeria condemns treatment of Africans,” BBC https://www.bbc.com/news/world-africa-60555650

[17] Rashawn Ray, 3 Mart 2022, “The Russian invasion of Ukraine shows racism has no boundaries” Brookings, https://www.brookings.edu/blog/how-we-rise/2022/03/03/the-russian-invasion-of-ukraine-shows-racism-has-no-boundaries/

[18] Rashawn Ray, Brookings.

[19] Müge Dalkıran, 22 Haziran 2022, “Uluslararası Sorumluluk Paylaşımındaki Sorunlar ve Bu Sorunların Türkiye’de Mülteci Koruma Sistemi Üzerine Yansıması” Al Sharq Strategic Research, https://research.sharqforum.org/tr/2022/06/22/uluslararasi-sorumluluk-paylasimindaki-sorunlar-ve-bu-sorunlarin-turkiyede-multeci-koruma-sistemi-uzerine-yansimasi/

[20] Tazreena Sajjad, 28 Temmuz 2022, “Western countries are shipping refugees to poorer nations in exchange for cash,” The Conversation, https://theconversation.com/western-countries-are-shipping-refugees-to-poorer-nations-in-exchange-for-cash-185758

[21] Gianna-Carina Grün, 12 Nisan 2022, “How the EU spent billions to halt migration from Africa,” Deutsche Welle, https://www.dw.com/en/how-the-eu-spent-billions-to-halt-migration-from-africa/a-61362906

[22] See Davis, L. ve Deole, S. S., (2017). “Immigration and the Rise of Far-Right Parties in Europe,” ifo DICE Report 4/Cilt: 15, ss. 10-15; Podobnik, B., Jusup, M., Kovac, D. ve Stanley, H. E., (2017). “Predicting the Rise of EU Right-Wing Populism in Response to Unbalanced Immigration,” Hindawi Complexity, Article ID 1580526, ss. 1-12.

[23] Mudde, C., (2007). “The Populist Radical Right in Europe,” Cambridge: Cambridge University

Press

[24] “Far-right parties form new group in European Parliament,” Deutsche Welle, 14 Haziran 2019, https://www.dw.com/en/far-right-parties-form-new-group-in-european-parliament/a-49189262

[25] Crispian Balmer, 7 Ekim 2022, “Migrants face tougher times in Meloni’s Italy” Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/migrants-face-tougher-times-melonis-italy-2022-10-07/

[26] Jon Stones, 13 Mayıs 2020, “EU condemns rescue boats picking up drowning refugees in Mediterranean as leaders side with populists,” The Independent,  https://www.independent.co.uk/news/world/europe/eu-migrant-crisis-rescue-boats-refugees-drowning-charity-mediterranean-a8423261.html

[27] Han, K. J., (2015). “The Impact of Radical Right-Wing Parties on the Positions of Mainstream

Parties Regarding Multiculturalism,” West European Politics, Cilt: 38, Sayı: 3, ss. 557-576.

[28] “New footage reveals Greek migrant pushbacks toward Turkish waters,” 25 Temmuz 2022, https://www.dailysabah.com/politics/eu-affairs/new-footage-reveals-greek-migrant-pushbacks-toward-turkish-waters

[29] “Death toll from sinking of Lebanon boat rises to 94,” 24 Eylül 2022, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/sep/24/lebanon-migrant-boat-sinking-syria-death-toll