Özet: Hindistan’ın, aynı zamanda Batı Asya ve Kuzey Afrika (WANA) olarak da bilinen Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) Bölgesi ile, uzun bir tarihe dayanan köklü ilişkileri vardır. Bu ilişkiler, Hindistan’ın belli bölgeleri ile birçok Ortadoğu ülkesinin coğrafi yakınlığı göz önüne alındığında; malların, kişilerin ve ideolojilerin alışverişi çevresinde gelişmiştir. Hindistan’ın sömürgecilik sonrası dönemde bu ülkelerin birçoğu ile kurduğu ilişkiler, 1990’dan bu yana hızla gelişen ekonomisini ayakta tutmak adına önemli olan petrol ve diğer enerji ürünlerinin ithalatını sağlamaya yoğunlaşmıştır.

Bu makale Hindistan’ın geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’ne yönelik dış politikasını incelemekte ve bu ilişkinin değişen dinamiklerini göstermektedir. Makale, Hindistan’ın dış politikasında değişime yol açan faktörleri irdelemekte, sonrasında ise ülkenin, KİK (Körfez İşbirliği Konseyi) ülkeleri, İran, İsrail, Filistin, Türkiye ve çatışmadan etkilenmiş çok sayıda devlet dâhil olmak üzere MENA bölgesindeki çeşitli aktörler karşısındaki pozisyonunu tartışmaktadır.

Makale temel olarak, Hindistan’ın MENA Bölgesi’nde, birçoğu birbiriyle çatışan müttefikleri arasında bir denge kurarak riskli bir tarafsızlık tutumu sergilemeye çalıştığını savunmaktadır. Bu dengeleyici tutum, hem Hindistan Dışişleri Bakanlığı’ndaki birçok faydacı düşünürün son olarak Başbakan Modi tarafından ortaya koyulan fikirleri ile hem de Hindistan’ın, Asya’da, diğer ülkelerin iç işlerine saygılı, mülayim bir güç olarak artan prestiji ile uyumludur.