(Bu metin İngilizce orijinal versiyonundan tercüme edilmiştir.)
Özet: Libya’da Batı-merkezli Trablus güçleriyle Doğu-merkezli Bingazi ve Tobruk güçleri arasında yerleşmiş çatışma hatları sürse de son gelişmeler bunların Libya’nın geleceğindeki öneminin sorgulanmasına yol açtı. Analistler hâlâ bunun sadece ulusal düzeyde değil aynı zamanda ülkede çıkarları bulunan sayısız dış aktörle ilişkili sonuçlarını anlamaya çalışıyor. Bu uzman görüşü Libya’daki gelişmeler hakkında genel kavrayışlar sunup Libyalı kilit aktörlerin başkanlık mücadelesinin genel bir görüntüsünü anlattıktan sonra yabancı ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası kuruluşlar için sonuçlarını ele alıyor. Yazı, ittifaklardaki son kaymaların uzun vadeli sonuçlarının şu an için belirsiz ancak yakın siyasi etkisinin açık olduğunu savunuyor: Libya halkı bir kez daha giderek sadece kendine odaklanan siyasal elitlerin bir güç mücadelesinin ortasında kaldı.
Giriş
Bir yıl önce Libya, Birleşmiş Milletler öncülüğündeki müzakere sürecinin (LPDF) kâğıt üzerinde ülkenin tüm kesimlerini temsil eden bir hükümet kurmasıyla birlikte potansiyel olarak prosedürel bir demokrasi olma yoluna girmiş görünüyordu. Başbakan Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki bu Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yeni temsilci ve kurumlara seçim meşruiyeti kazandırma amaçlı seçimlerle değiştirilecek bir geçici hükümet olarak tasarlanmıştı.
Birleşme yolundaki bu kararsız adımların ardından iki rakip başbakanın güç iddia etmesiyle ülke bir kez daha iç iktidar oyunlarına sahne oluyor.[i] Ancak ittifaklar kendilerini yeniden şekillendiriyor ve ‘Doğu Libya’ya karşı Batı Libya’ şeklindeki eski indirgemeci ayrım önemini yitiriyor. Çünkü Libya’da Doğu’nun fiili güç simsarı Halife Hafter şimdi önceki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) İçişleri Bakanı ve Libya’nın Batı’daki en güçlü kentlerinden biri olan Misratalı önde gelen siyasetçi Fethi Başağa’yı destekliyor.[ii] Bu hamleyle Hafter, karşısındaki Batı cephesini kırmayı umuyor olabilir ki bu hırsları için hayati önem taşıyor. Dahası, Misrata milisleri Hafter’in 2020’de Libya’nın başkenti Trablus’a karşı düzenlediği son saldırının nihai olarak püskürtülmesinde kilit bir rol oynamıştı. Yine de bu yakınlaşma çoğu zaman yerel saiklerle hareket eden Misrata ve Trablus milislerinin bağlılığına dayandığı için istikrarlı olmaktan uzak.
Libya için ilk ciddi sıkıntı emareleri geçen yılın sonlarında cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Libya’nın İtalya’dan bağımsızlığını kazanmasının 60.yıldönümü olan 24 Aralık 2021’den süresiz olarak ertelenmesiyle ortaya çıktı. Ertelemenin altında ehil adaylar ve oylamanın temel kuralları hakkındaki anlaşmazlık yatıyordu. Ulusal ve uluslararası gözlemciler Ulusal Seçimler Yüksek Kurulu’na (USYK) süreci hazırlaması için yasal bir çerçeve sunma konusundaki isteksizlik nedeniyle hayal kırıklığı yaşamıştı. Kaçırılan bir başka tarih cumhurbaşkanı adaylarını arafta bırakmış ve şiddete dönüş ihtimali yavaş yavaş yükseliyor gibi görünüyordu.
Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi ve Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (BMLDM) önceki Başkan Yardımcısı Stephanie Williams, daha önce Libya “siyasi elitinin iktidarda kalmak için köşe kapmaca oynamaktan vazgeçip bunun yerine ülke genelinde seçimlerin yapılmasına hazırlanması gerektiğini”[iii] vurgulamıştı. Hatta potansiyel güvenlik boşlukları gibi Libya’da iki hükümet bulunmasından kaynaklanan karmaşanın Libya İslam Devleti’nin (LİD) yeniden güçlenmesine yol açabileceği uyarısında bulunmuştu. LİD zaten uzun bir süredir Libya’nın güneyinde düzenli olarak Libya Ulusal Ordusu (LUO) askerlerine yönelik saldırı, rehin alma ve öldürme faaliyetlerinde bulunduğundan bu uyarı, ülkedeki LİD faaliyetlerinin kapsamlı ve uzun vadeli bir değerlendirmesinden ziyade uluslararası politika yapıcıların Libya’daki gelişmeleri ciddiye almasına yönelik görünüyor. Hatta LİD, kendilerini “ayakta kalıp genişliyor”[iv] gösterme stratejilerinin bir parçası olarak 2018’deki HNEC saldırısı gibi üst düzey saldırılarda bulunmayı başarmıştı. Önceki ifade ise Libyalı elitlerin hatalarının sonuçlarına yönelik dokunaklı bir hatırlatmaydı. Williams, doğu merkezli parlamento olan Temsilciler Meclisi’nin (TM) mümkünse yakın bir tarihte seçim sürecini rayına oturtmak için muteber bir siyasi süreci başlatması gerektiği fikrinde ısrarcıydı. Mevcut gelişmeler bu hususta büyük bir geriye gidiş oldu. Ayrıca kendisinin özel temsilci olarak geleceği Rusya’nın yetki yenilemelerine (yeniden) müdahalesi nedeniyle sorgulanmaya başlandı.[v]
Doğu merkezli parlamento (TM) Williams’ın korkularını doğrularcasına Fethi Başağa’yı yeni bir hükümet kurmakla görevlendirip seçimlerin 14 ay içerisinde yapılmasını teklif etti. Başağa’nın atanıp Dibeybe’nin eşzamanlı olarak azledilmesinin nedeni Dibeybe’nin Aralık 2021’de seçimler yapılana kadar devam etmesi gereken başbakanlık süresinin dolmuş olmasıydı. Fakat gerek ulusal gerekse uluslararası politikacılar bu gelişmenin hem hukuki hem de pratikliği üzerinde bölünmüş durumda. Bir yandan Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun (LSDF) belirlediği kurallar uyarınca Dibeybe hükümetinin Haziran 2022’ye kadar görevde kalması gerekirken öte yandan Dibeybe şimdi görev süresinin yeni seçilmiş bir hükümet kurulana kadar devam etmesi gerektiğini savunuyor.[vi]
Bu durum yabancı aktörleri yeni bir gerçeklikle karşı karşıya bırakıyor. Bazıları Başağa-Hafter ittifakının Hafter’in kalıcı destekçilerine (Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Fransa) dayanabileceği spekülasyonunda bulunurken[vii] bazılarıysa Katar’ın bu kampa katıldığı ama BAE’nin desteğini Dibeybe lehine değiştirip ABD, İtalya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin safına geçtiği muhtemel bir senaryo öngörüyor.[viii] Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan geçmişte Başağa ile çalıştığı ve söylenenlere göre onu sevdiği için ince eleyip sık dokuyor. Başağa, özellikle Türkiye’nin Trablus’un yanında müdahale ettiği ve 2021’de çatışmanın seyrini Halife Hafter aleyhine değiştirdiği içişleri bakanlığı görevi sırasında Türkiye ile yakın ilişkiler geliştirmişti. Fakat 2022’de Ankara resmi olarak Dibeybe’yi destekliyor çünkü kendisi hâlihazırda Türkiye’nin kârlı inşaat kontratlarına erişim gibi çıkarlarının baş muhafızı olarak değerlendiriliyor.[ix] Analistler bu gelişmelerin Libya’da şiddetin patlak verme ihtimali için ne ifade ettiği konusundaki değerlendirmelerinde bölünmüş vaziyette. Bazıları bu paralel yapılara dönüşün daha fazla çatışma ihtimalini arttırdığını savunurken[x] bazıları da önceki çatışma hatlarını aşan ittifak inşa süreçleri nedeniyle kısa vadede çatışmanın pek muhtemel olmadığı iddiasında.[xi] Dahası, Libyalı güçlere olan dış desteği yakından gözlemlemek gerekiyor ve şu anda bu konuda belirsizlik hâkim. Rusya’nın Ukrayna işgalinin değişen jeopolitik ittifaklar üzerindeki etkisini zaman gösterecek.[xii]
Birleşmiş Milletler Libya’da seçimlerin yapılmasını savunan en güçlü aktördü ve şimdi iki başbakan arasındaki tatsız bir açmazla karşı karşıya bırakıldı. 24 Şubat’ta medyada BM’nin hâlâ Dibeybe’yi Libya lideri olarak gördüğünü söyledi ve bu da hemen BM’nin bir adayı diğerine tercih ederek Libya siyasetine uygunsuzca müdahale ettiği eleştirilerine yol açtı. Bunun ardından BM Genel Sekreteri (BMGS) Antonio Guterres, Dibeybe veya Başağa’yı açıkça zikretmeyen ama “tüm tarafları Libya’nın istikrarını korumayı öncelemeye devam etmeye” davet eden bir açıklama yapıp Libya parlamentosunun Başağa’yı başbakan tayin eden “oylamasını not ettiğini” söyledi.[xiii]
Bu uzman görüşü bu gelişmelerin mevcut koalisyon ve ittifakları nasıl şekillendirdiği sorusunu cevaplamaya çalışıyor. Bu yüzden cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışmaya ilk teşebbüs eden ama şu anda güç iddiasında bulunup devlet kaynaklarına erişmek için kısmen uzlaşı yoluna girenler hakkında genel bir değerlendirme de sunuyor.