Özet: İngiltere, Avrupa Birliği’nden ayrılmayı tercih ettiğinden bu yana İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşadığı en çetin dış politika kriziyle karşı karşıya. Brüksel’den boşanmak her halükarda büyük bir adım olacaktı ancak böyle bir dönemde daha da büyük bir mesele oldu çünkü henüz hiçbir İngiliz liderin gelecek için net bir vizyon ve strateji ortaya koymak gibi bir hesabı yok. İngiltere küçülecek ve içine dönük bir ada mı olacak yoksa dışa dönük şekilde küresel ticaret sistemine yönelip uluslararası politika sahnesinin zirvesi için sıkı bir mücadele mi sürdürecek, henüz belli değil. Sırtladığı yüke bakılırsa İngiltere’nin Orta Doğu ekseninde bir kez daha inisiyatif alması biraz zaman alacak gibi. Büyük ihtimalle yeni hükümet “aynı tas aynı hamam” yaklaşımını koruyacaktır fakat herhangi bir taahhüt vermeye ya da inisiyatif almaya da pek yanaşmayacaktır. AB ise bütünlüğünü korumaya çalıştığı için İngiltere ile ilgilenmeye devam edecektir.