Özet: Bu çalışma, IŞİD’in Irak’ta işgal ettiği son şehir olan Musul’dan çıkarılmasının siyasi ve etnik-mezhepsel sonuçlarını incelemektedir. Çarpıcı benzerlikler olsa da IŞİD’den sonra Irak, IŞİD’den önce olduğuyla aynı olamayacaktır. Irak’taki etnik ve dini grupları artık her zamankinden daha çok bölünmüş haldedir. IŞİD’in sivillere karşı işlediği zalimane ve mezhepsel suçlar Irak’ın çok etnikli ve dinsel sosyal dokusunda derin yaralar bırakmıştır. Irak’ı parçalanmanın eşiğinden kurtarmak ve komşusu Suriye’dekine benzer bir iç savaş olasılığından uzaklaştırmak için yeni bir sosyal sözleşme gereklidir. Zehirleyici etnik-mezhepsel çatışmalarla dolu sorunlu bir bölgede, bir çeşit adem-i merkeziyetçi bir yönetim Irak’ı bir arada tutan bir bağ olabilir. Irak, Orta Doğu’nun değişken koşullarının merkezinde, çeşitli güçlerin bölgenin doğal kaynaklarını ve jeopolitik etkisini kontrol etmek ve nihayetinde bölgenin haritasını yeniden çizmek için birbiriyle rekabet ettiği bir bölgede yer almaktadır.[1]

Musul’un yeniden ele geçirilmesi, IŞİD’in Irak’ta bozguna uğratıldığı anlamına mı gelir? Ninova eyaletinin başkenti Musul, 2014 yılı Haziran ayı başlarında sözde Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından ele geçirilen ilk kent idi. Musul aynı zamanda bugün de Irak’ta IŞİD’in kontrolünde olan son şehirdir. Irak’ın İslamcı aşırı grupları askeri olarak yenme konusunda deneyime sahiptir. Iraklılar 2007-2009 yılları arasında, yerel Sünni aşiret güçleri “Sahve”nin (Arapça “Uyanış”) yardımı ve ABD’nin yönlendirdiği koalisyon güçlerinin doğrudan desteği ile El Kaide’yi ve Irak İslam Devleti’ni yenebilmişlerdir.[2] Ancak bu aşırı grupların yenilgisi uzun sürmemiştir. Irak, 2011 kadar erken bir zamanda bu aşırı grupların yeniden canlanmasına tanık olmuştur. Analistler,[3] Irak hükümetini, Sahve güçlerini kötü yönetmesi ve El Kaide ve Irak İslam Devleti sonrası istikrar sağlamaya yönelik politikalarının zayıf olması nedeniyle bu aşırı gruplara karşı elde edilen askeri zaferleri boşa harcamakla sorumlu tutmaktadır.

Ninova’nın kurtarılmasının siyasi sonuçları Irak’ın geleceği açısından IŞİD’in askeri yenilgiye uğratılmasından çok daha anlamlı sayılır. Ninova, IŞİD’den sonra Irak’ın nasıl yönetileceği konusundaki fikir çatışmalarının yaşandığı yerdir. Aynı zamanda siyasal ve kültürel tarih zenginliği ile bir İslami simgedir. Ninova bölgesinin başkenti olan Musul, Orta Doğu’ya bir zamanlar egemen olan büyük imparatorlukların hem coğrafi hem de tarihsel[4] kavşağında yer alır. Iraklı siyasetçiler 1923-1924 yılları arasında Büyük Britanya’dan bağımsızlıklarını talep ettiklerinde, Musul Irak’taki manda yönetimlerini uzatmaları karşılığında Britanya’nın sunduğu pazarlık kozu olmuştur. Iraklı politikacılar daha sonra Musul’u elde tutmak ve Türkiye’ye/Osmanlılara kaybetmek arasında bir seçim yapmak zorunda kalmışlardır.[5] Musul’u kaybetmek yalnızca Irak’ın topraklarının küçülmesine neden olmayacak, aynı zamanda etnik-mezhepsel dengesini de bozacaktı.[6] Musul bugün kendini bir kez daha Irak’ı batırabilecek ya da kurtarabilecek bir konumda bulmuştur.

Musul’un kurtuluşuna kimin dâhil olacağına ilişkin tartışmalar sadece toprak ele geçirmekle ilgili değil, aynı zamanda siyasi etki ile de alakalıdır. Sünni Araplar, Şiiler, Kürtler, Türkmenler, Ezidiler ve Iraklı diğer gruplar, birlikte yaşamanın mümkün olduğu bir yönetim biçimi konusunda henüz anlaşamamışlardır. Bunun yanında uluslararası toplum ve bölgesel güçlerin de Irak’ın siyasi geleceğini şekillendirmede bir rol oynaması beklenmektedir.

Musul’u geri almak için çok yönlü taarruzun başlamasından bir hafta sonra görülmüştür ki IŞİD savaşmadan kentten çekilme niyetinde değildir.[7] 21 Ekim 2016 Cuma gününün ilk saatlerinde, Kürt Peşmerge savaşçıları, Uluslararası Koalisyon’un savaş uçakları ve farklı yerel Şii milisler, Kerkük’e yönelik bir IŞİD saldırısını geri püskürtmeye çağrılmıştır.[8] Yaklaşık 50 IŞİD savaşçısı, önemli ölçüde güvenlik merkezleri ve altyapı binaları olmak üzere kentin farklı bölgelerinde saldırılar başlatabilmiştir. 23 Ekim 2016 Pazar günü ise IŞİD’in elinden kısa bir süre önce kurtarılan Enbar ve Selahaddin kentlerinde de ustalıkla benzer saldırılarda bulunulmuştur. Bazı analist ve yorumcular bu saldırıları, IŞİD’in dikkatleri Musul çevresinden ve kayıplarından uzaklaştırma teşebbüsü olarak yorumlamıştır.[9] Bu aynı zamanda IŞİD’in yeraltına çekilme niyetini olduğunun ilk işaretleri de olabilir. Anbar, Selahaddin ve Kerkük’te yakın zamanda gerçekleşen IŞİD saldırıları sadece Irak güvenlik güçlerini değil aynı zamanda Sünni aşiret savaşçılarının evlerini de hedef almıştır. IŞİD’in Irak’ın her tarafında, organize suçlara karşı teknikler kullanılarak üstesinden gelinmesi gereken, kayda değer bir uyuyan hücre ağı bulunmaktadır. Michael Knights şunu iddia etmektedir:

“IŞİD Musul’da her yenildiğinde, mafya tipi bir ağ olarak yeniden ortaya çıkmaktadır. Mali kaynakları, altın piyasasını ya da cep telefonu operatörleri veya kentin emlak sektörünü yöneten kişilere suikast düzenlemekte ve onlara gözdağı vermekte ve böylece yavaş yavaş para ve nüfuz topladıktan sonra da önceki halinden daha güçlü bir şekilde geri dönmektedir. Musul’da ihtiyaç duyduğumuz şey uluslararası istihbarat ve polis güçlerince desteklenen organize suç karşıtı operasyonlardır. IŞİD’in kentte tamamen yok edilmesi için mafya tipi suç ağını ortadan kaldıracak Iraklılara yardım etmeliyiz. Bunu yaparsak, IŞİD’in Musul’da yeniden canlanmasına kaçınılmaz bir biçimde yol açan zinciri kırmış oluruz.”[10]

Ancak Irak, ülkedeki IŞİD ağlarını yok etmeye yönelik bu tür tekniklere başvurmak için kurumsal kapasiteden ve siyasi iradeden yoksundur. Etkin polis güçleri terörle mücadelenin temel bileşenleridir.[11] Uluslararası organize suç ve terörizm arasındaki çizgiler muğlaktır.[12] Makarenko, T. (2010)[13], Soğuk Savaş sona erdiğinden beri organize suç eylemlerinin dünya çapında terör grupları için temel gelir kaynağı olduğunu belirtmektedir. Irak İslam Devleti ve akabinde IŞİD Irak’taki organize suç eylemlerine yabancı değildir. Petrol kaçakçılığı, fidye için adam kaçırma ve kara para aklama IŞİD’in Irak’ın içinde ve dışında terör eylemlerini finanse etmek için başvurduğu ana gelir kaynakları arasında yer almaktadır.[14] Irak, terörle mücadelede organize suça karşı tekniklerin uygulanmasında kesinlikle uluslararası desteğe bağlı olacaktır.

Musul’u Geri Almak

Tikrit, Baiji, Felluce ve Ramadi, IŞİD’den yakın zaman önce kurtarılan Selahaddin ve Anbar eyaletindeki önemli şehirler arasındadır. Bu şehirler şu anda nispeten daha güvenlidir. Ancak istikrarlı olmaktan uzaktırlar. Henüz kentlerine dönmemiş binlerce mülteci ve yerlerinden edilmiş kişiler bulunmaktadır. Kurtuluşundan sonra bu kentleri kimin kontrol edeceği konusundaki siyasi tartışmalar, kara mayınları ve Şii militanların suiistimalleri, bu kentlerin yerlerinden edilmiş sakinlerinin evlerine dönmelerini engelleyen önemli konular arasındadır.

Musul’un kurtarılması operasyonuna kimin katılacağını belirlemeye yönelik aylar süren hararetli siyasi tartışmalardan sonra, kenti IŞİD’den geri alma saldırısı başladı. Ancak, ordu komutanları ve siyasi liderler IŞİD’e karşı süratli bir zafer beklememektedir.[15] Sahadaki birliklerin komutanlarına göre, Musul savaşı üç ay kadar sürebilir. Güvenlik güçlerinin bahsettiği zorluklar, Musul’a giden ana yollara IŞİD tarafından yerleştirilen binlerce kara mayını, evlerdeki bubi tuzakları, IŞİD militanlarının karşı pusu kurarak saldırmak için hazırladığı tüneller ve IŞİD’in sivilleri canlı kalkan olarak kullanıyor olmasıdır.[16] Ramadi’yi referans noktası olarak alırsak, Musul’un emniyete alınması ve kara mayınları ve bubi tuzaklarının temizlenmesi en iyi ihtimalle aylar sürecektir. Bu da yerlerinden edilmiş yüz binlerce kişinin dönüşünü yavaşlatacaktır.

Irak hükümeti ve uluslararası örgütlerin kendilerini hazırladıkları bir diğer zorluk, Musul’u geri almak için başlatılan askeri saldırı nedeniyle takriben bir milyon kişinin mülteci durumuna düşme olasılığıdır. Hâlihazırda Irak Kürdistanı’nda Musul’dan göç etmek zorunda kalmış yüz binlerce kişi vardır. Kürdistan Bölgesel Hükümeti (KBY),[17] özgürleştirme güçleri Musul’a yaklaştıkça bu sayının en az üç katına çıkmasını beklemektedir. Olası bir mülteci krizi sadece insani zorluk değil aynı zamanda ciddi bir güvenlik sorununu da ortaya çıkarmaktadır. IŞİD emirleri,[18] komutanları ve savaşçılarının kentten çıkışlarını gizlemek için kitlesel bir sivil dalgasını kullanabilme ihtimalleri vardır. Bu durum sadece IŞİD teröristlerinin ülkelerine geri döneceği anlamına gelmemekte aynı zamanda IŞİD’in uyuyan hücreler olarak Ninova’ya döneceğini de göstermektedir. Musul’u kurtarmanın zorlukları, yerlerinden edilmiş kişilerin krizi, güvenlik karmaşası ve siyasi bölünmelerin ucu bucağı yoktur. Yakın zaman önce yapılan bir analiz[19] Irak hükümetinin tüm bu zorluklarla başa çıkmak için hazırlıklı olmadığını göstermektedir.

Şu aşamada Musul’u kurtarma operasyonunun zamanlaması, IŞİD’in direnişi, mülteciler ve özgürlük güçlerinin idaresi anlamında nasıl bir seyir izleyeceğini ön görmek oldukça güçtür. Bir şey kesin görünmektedir: IŞİD askeri olarak Ninova’da yenilecektir. Ancak IŞİD’in askeri olarak yenilgiye uğratılması koalisyonun tek hedefi değildir. Şunu da belirtmek gerekir ki sözde İslam Devleti’ni (IŞİD) yenmek üzere oluşturulan Küresel Koalisyon[20] tam olarak homojen değildir. Koalisyon üyesi 60’tan fazla devletin nihai hedefi IŞİD’i küçültmek ve yenilgiye uğratmak olsa da her bir devletin kendi gündemleri vardır. IŞİD’i kent dışına atmanın gerisinde açıklanan hedef kenti istikrarlı hale getirmek ve IŞİD’in kendini Ninova’da yeniden canlandıramamasını garantilemektir. IŞİD düştükten sonra Ninova’nın güvenlik ve siyasal istikrarını sağlamanın daha büyük bir zorluk oluşturması beklenmektedir.[21]

muh32z

Harita: The Guardian[22]

Hâlihazırda silahlı etnik ve mezhepsel güçlerin bir karışımı Musul’u kuşatmış durumdadır. Musul’u IŞİD’den geri almak için yürütülen taarruzun önderliğini Irak Ordusu yapmaktadır. Ancak Haşdi Şabi çatısı altındaki Şii militanlar ve Peşmerge de bu operasyona katılmaktadır.[23] Sünniler, Hristiyanlar, Türkmenler, Ezidiler ve diğer savaşçılar ise ya Irak Ordusu ve Haşdi Şabi ile birleşmiş durumda ya da Kürt Peşmergesi’nin komutası altındadır. Türkiye de dâhil olmak üzere Uluslararası Koalisyon güçleri, genel olarak, ihtiyaç duyulduğunda hava desteği, keşif ve ağır silahlarla[24] destek sağlamakla görevlendirilmişlerdir.

Musul’un kurtarılmasına kimin dahil olacağına ilişkin olarak birkaç aydır süren hararetli siyasi tartışmaların nedenlerinden biri, Şii militanlarının Ninova eyaletindeki en büyük demografik grup olan Sünni Araplara karşı mezhepsel istismarlarda bulunacağı ve savaş suçu işleyecekleri korkusudur. Şii militanlar; Tikrit, Beyci, Felluce ve Ramadi’nin kurtuluşu sırasında ve sonrasında Sünnilere karşı ciddi insan hakları ihlallerinde bulunmak ve savaş suçu işlemekle itham edilmektedir. Irak hükümeti, Koalisyon ve Irak Ordusu komutanları, Sünni Araplara karşı olası bir suç işlenmesini engellemek için, bu milislerin Musul kentine girmeyeceklerine dair söz vermiştir. Nitekim bu militanlar ve Peşmerge, Irak Ordusu’na destek vermek üzere kent dışında kalmak zorundadır. Ancak Şiilerin egemen olduğu Irak Ordusu hem Sünni Araplar hem de uluslararası insan hakları örgütleri[25] tarafından Sünni Araplara karşı mezhepsel suçlar işlemekle itham edilmektedir. Son günlerdeki görgü tanıklarının beyanları ve video kayıtları, Irak güvenlik güçlerinin Musul’dan kaçmakta olan sivillere yönelik istismar iddialarını kanıtlamaktadır[26]. Irak ordusu, Şii militanlar ve Kürt savaşçıların davranışları Ninova eyaletinin IŞİD’den sonra ihtiyaç duyacağı istikrarın şeklini biçimlendirecektir.

Irak’ın büyük etnik-mezhepsel grupları arasındaki ilişkiler Irak’ın çalkantılı siyasi tarihine derin bir şekilde kök salmış endişe verici güvensizliklerle doludur. Irak’ın önde gelen Sünni figürleri ile yaptığım görüşmelerde[27], edindiğim izlenim onların ortak bir konu üzerinde anlaşmış görünmeleriydi: Bağdat merkezi yönetimine güvenin yeniden kazanılması ve gerginliğin azalması için yönetimin adem-i merkezileştirilmesi gerekmektedir. Bu, bazılarının herhangi bir adem-i merkezileştirmenin Bağdat’ta bulunan merkezi hükümeti kaçınılmaz olarak zayıflatacağını öne sürmelerine yol açabilirse de amaçlanan bu değildir. Gerçekte Sünni siyasal elit, federal eyaletlerin merkezi hükümette yeterli bir biçimde temsil edilecek olmasının sağlanmasını ummaktadır. Bu, Irak’ın birleşik ve güçlü bir ülke olarak kalabilmesini mümkün kılacaktır. Esil Nuceyfi[28], yakın bir zaman önce IŞİD’den kurtarılan Ninova’nın diğer eyaletler için bir siyasal model olabileceğini öne sürmektedir. Ancak Sünni Arapların, Bağdat’ta Şiilerin başını çektiği merkezi hükümete çözüm önerilerini nasıl sunacakları henüz açık değildir.

Travmatize Olmuş Azınlıklar

Irak’ta dini bir azınlık olan Ezidiler, IŞİD’in Ninova eyaletini ele geçirdiği Haziran 2014’ten bu yana manşetlerde yer almaktadır. IŞİD savaşçıları eyaletteki Ezidilere karşı barbarca suçlar işlemiş, binlercesini öldürmüş ve yüzlerce kadını köleleştirmişlerdir. Irak’ta IŞİD’in zulmüne uğrayan Ezidilerin yaşadıkları travmatik olaylar asla unutulmayacaktır. Travmaya uğrayan Ezidi azınlık korunmaya ve kentlerine dönebilmeleri için onları çok dinli ve alanlara yeniden entegre edebilecek onarıcı adalete ihtiyaç duyacaktır. Ninova’yı istikrarlı bir hale getirmek ve travmatize olmuş azınlıkların güvenli bir biçimde dönüşünü sağlamak için, yerel hükümet yetkilileri, Ninova’yı temsil eden parlamento üyeleri ve yerel siyasetçiler kapsamlı iki öneride bulunmuştur:[29] İlki, Ninova’yı Bağdat ve KBY arasındaki tarihi siyasi anlaşmazlıklardan izole etmek; ikincisi ise hukukun üstünlüğü ilkesini temel alarak Ninova’da temsili bir yönetim biçiminin gelişmesini sağlamak üzere uluslararası koruma ve destek sağlamak. Bu hedeflere ulaşmak için azınlıkların korunması ve güvenliğin sağlanması ve Ninova’nın yeniden inşasına yardım için eyalette uluslararası güçlerin konumlanması oldukça önemlidir.

IŞİD’in etnik-mezhepsel gruplara yönelik ihlalleri Ezidilerle sınırlı değildir. Hristiyanlar, Türkmenler, Kürtler, Şii ve Sünni Araplar da Irak’ta IŞİD’in işgal ettiği bölgelerde acı çekmektedirler. Bu gruplar arasındaki güvensizlik ve düşmanlık düzeyi çok dinli ve birçok etnik grubu barındıran alanlarda toplumsal dengeyi tehdit etmektedir. IŞİD sonrası Irak’ın istikrara kavuşmasına yönelik bir plan yapılmalıdır. Ninova’da tüm azınlıkların temsil edildiği adem-i merkeziyetçi yerel yönetim biçimi, Irak’taki diğer istikrarsız bölgeler için bir model olabilir.

Tartışmalı Bölgeler

Irak’taki tartışmalı bölgeler, önemli ölçüde Türkiye ve İran’la ilişkili olarak, bölgesel düzeyde daha çok dallanıp budaklanan çekişmeli ve istikrarı bozan bir meseledir. Bir tarafta Türkiye’nin Kerkük’teki Türkmen azınlığı korumak ve olası PKK saldırılarını önlemek için Irak sınırını geçmesi ve yakın bir zaman önce de Musul’daki Sünni Arapları Şii militanlarının olası ihlallerine karşı korumak üzere askeri müdahalede bulunması hakkında konuşulmaktadır. Diğer tarafta Irak hükümeti[30] ve uzmanlar[31], Türkiye’nin Irak’a müdahalesini, kendi çıkarlarını korumak ve İran’la Orta Doğu’ya kimin egemen olacağına dair derin tarihi mücadelesinde gücünü korumaya çalışmak olarak yorumlamaktadır.[32]

İran ise, aksine, Irak’taki çıkarlarını korumak için, Şii militanlara silah temini, yönetim ve finans sağlama konusunda önemli bir rol oynamaktadır.[33] Kerkük’ün KBY tarafından yönetilen bölgenin içinde olmasına İran da karşıdır. İran’ın Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti beklentisini azaltma konusunda bir çıkarı vardır. İran’da yaklaşık 7-9 milyonluk bir Kürt azınlık bulunmaktadır.[34] Ancak, İran hükümetinin Irak’taki tartışmalı bölgelere yönelik politikaları sadece Kürt meselesi ile ilgili değildir. Bu politikalar aynı zamanda Türkiye ve İran arasında Orta Doğu’ya egemen olma rekabetinin bir parçası olarak da okunabilir.

Petrol zengini Kerkük kentinin sakinleri Kürt, Şii/Sünni Arap, Türkmen ve diğer azınlıkların bir karışımından oluşmaktadır. Kerkük, Irak’ta tartışmalı bölgelerin merkezini temsil etmektedir. Ancak, Ninova/Diyala ve KBY arasındaki bazı eyalet sınırları da tartışmalı bölgelerdir. Tartışmalı bölgelere ilişkin konuların çözümü için karşılıklı ödünler vererek anlaşmaya varmak isteyen siyasi aktörlere ihtiyaç vardır. Irak’taki mevcut durumda böyle bir tarihi siyasi uzlaşmanın zamanı gelmemiştir. Bu nedenle geçici bir pratik çözüm üzerinde düşünülmelidir.

KBY ve Irak Hükümeti/Ninova eyaleti arasında tartışma yaratan bölgeler konusunu çözmeye yönelik önerilerden biri Esil Nuceyfi’den gelmiştir. Nuceyfi, tartışmalı alanların karşılıklı çıkar alanlarına dönüştüğü bu bölgeler için Ninova ve KBY yerel yönetimleri arasında bir anlaşma yapılmasını önermektedir. Bu karşılıklı çıkar alanları KBY ve Ninova Bölge Yönetimi (NBY) tarafından ortak yönetilecektir. Nuceyfi, IŞİD’in yenilgiye uğratılmasının ardından Ninova’nın KBY’dekine benzer bir bölgesel hükümet olabileceğini ummaktadır. Şunu da belirtmek gerekir ki, Nuceyfi şu an Musul’u IŞİD’den kurtarmak için Irak Ordusu’nun yanında savaşan ve 4000 kadar milisi olan bir yerel kuvvetin başında bulunmaktadır. Nuceyfi liderliğindeki Sünni güç daha önce Haşdi Vatani olarak adlandırılmaktaydı[35], ancak Musul’u geri almaya yönelik taarruzun öncesinde adı “Ninova Muhafızları” olarak değiştirilmiştir. Bu yeni isim yerel Sünni Araplar arasında, Ninova’da, “Ninova Muhafızları”nın Ninova Bölgesel Yönetimi’nin (NBY) muhafızları olan bir bölgesel hükümet oluşturma arzusuna işaret etmektedir.

Sonuç

Irak’taki istikrarın sağlanması, travmatize olmuş azınlıkların yeniden entegrasyonu ve tartışmalı bölgeler konusunda anlaşmaya varılmasına dair problemler inanılmaz ölçüde karışıktır. Bu sorunların sadece IŞİD’in yenilgiye uğratılması ile çözüleceğine inanmak için hiçbir neden yoktur. Bu meselelerin çözülmesi ve Irak’ta kalıcı bir barışın sağlanması için yerel ve uluslararası paydaşların yoğun çaba harcamaları gerekmektedir.

Referanslar

[1] Danahar, P. (2015). The New Middle East: The World After the Arab Spring. London, Bloomsbury.

[2] Benraad, M. (2011). ” Iraq’s Tribal “Sahwa”: Its Rise and Fall.” Middle East Policy 18: 121– 131.

[3] Dodge, T. (2012). Iraq: from war to a new authoritarianism. London, The International Institute for Strategic Studies.

[4] https://www.britannica.com/place/Ninevehancient-city-Iraq, Erişim tarihi: 19 Ekim 2016

[5] Tripp, C. (2000). A History of Iraq. Cambridge, Cambridge University Press.

[6] A.g.e.

[7]https://www.theguardian.com/world/2016/oct/18/battle-for-mosul-day-two-isis-iraqikurdish?CMP=share_btn_fb, Erişim tarihi: 19 Ekim 2016

[8] https://www.ft.com/content/acd476f4-975c-11e6-a80e-bcd69f323a8b, Erişim tarihi: 25 Ekim 2016

[9] http://www.nytimes.com/2016/10/22/world/middleeast/iraq-kirkuk.html, Erişim tarihi: 24 Ekim 2016

[10]https://www.theatlantic.com/international/archive/2016/10/mosul-iraq-isis-abadikurds-sunni-shia-pesh-merga/504638/, Erişim tarihi: 24 Ekim 2016

[11] Ladwig, W. C. (2007). “Training Foreign Police: A Missing Aspect of U.S. Security Assistance to Counterinsurgency.” Comparative Strategy 26(4): 285-293.

[12] Sanderson, T. M. (2004). Transnational Terror and Organized Crime: Blurring the Lines. SAIS Review of International Affairs 24(1), 49-61. The Johns Hopkins University Press. 26 Ekim 2016 tarihinde Project MUSE veri tabanından erişilmiştir.

[13] Makarenko, T. (2004). “The CrimeTerror Continuum: Tracing the Interplay between Transnational Organised Crime and Terrorism.” Global Crime 6(1): 129-145.

[14] http://edition.cnn.com/2014/10/06/world/meast/isis-funding/, Erişim tarihi: 26 Ekim 2016

[15] 19 Ekim 2016 tarihinde Ninova Eski Valisi Esil Nuceyfi ve Peşmergenin saha komutanları ile bir görüşme yaparak onlara Musul’u kurtarma operasyonunda ordunun karşılaştığı zorluklar hakkında sorular sordum.

[16] Haberler, http://www.telegraph.co.uk/news/2016/10/19/isil-using-mosulcivilians-as-human-shields-pentagon-saysas-us/, Erişim tarihi: 19 Ekim 2016’dır ve Musul içinden ikincil kaynaklar tarafından doğrulanmıştır.

[17] KBY Dış İlişkiler Koordinatörlüğü yetkilisi ile görüşme.

[18] “Prens” sözcüğünün Arapça karşılığı, aynı zamanda IŞİD sisteminde bir komuta kademesi.

[19] http://iisa.org.uk/wp-content/uploads/2016/10/Mosul-Report-The-dayafter-Final-edit.pdf

[20] https://www.fas.org/sgp/crs/natsec/R44135.pdf, Erişim tarihi: 24 Ekim 2016

[21]http://warontherocks.com/2016/10/politicspopulation-and-hydrocarbons-preparingfor-mosuls-aftermath/, Erişim tarihi: 24 Ekim 2016

[22]https://www.theguardian.com/world/2016/oct/17/iraqi-forces-begin-assault-on-isisstronghold-mosul, Erişim tarihi: 17 Ekim 2016

[23] http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-37674693, Erişim tarihi: 25 Ekim 2016

[24] http://www.nytimes.com/interactive/2016/10/17/world/middleeast/iraq-mosul-isis-map.html, Erişim tarihi: 25 Ekim 2016

[25]https://www.amnesty.org/en/latest/news/2016/10/iraqis-fleeing-is-held-areas-face-torturedisappearance-and-death-in-revengeattacks/, Erişim tarihi: 26 Ekim 2016

[26]https://www.middleeastmonitor.com/20161026-video-iraqi-soldiers-abuse-children-nearmosul/#.WBCSTjky6Rg.twitter, Erişim tarihi: 26 Ekim 2016

[27] Irak Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, eski Maliye Bakanı Dr. Rafi el-İsevi, Ninova eski valisi Esil Nuceyfi ve Irak Projesi Başkanı Şeyh Cemal el-Dari gibi önde gelen Sünni Arap isimlerle röportajlar yaptım.

[28] 20 Ekim 2016 tarihinde Esil Nuceyfi ile yaptığım görüşme.

[29] 1 Eylül 2016 ve 19 Ekim 2016 tarihleri arasında Ninova bölge konseyinin şimdiki üyeleri, yerel politikacılar, milletvekilleri ve aşiret şeyhleri ile röportajlar yaptım.

[30] http://www.reuters.com/article/us-mideast-crisis-iraq-turkeyidUSKCN12M0GQ?il=0

[31] Aras, B. (2009). “Turkey’s rise in the Greater Middle East: peace-building in the periphery.” Journal of Balkan and Near Eastern Studies 11(1): 29-41

[32]http://english.alarabiya.net/en/News/middleeast/2016/10/24/Iraq-denies-Turkey-takingpart-in-Mosul-battle.html, Erişim tarihi: 25 Ekim 2016

[33]http://freebeacon.com/wp-content/uploads/2015/09/20150731-CRS-Memo-toSenator-Kirk-Iran-Financial-Support-toTerrorists-and-Militants-1.pdf, http://foreignpolicy.com/2015/02/19/iransshiite-militias-are-running-amok-in-iraq/, Erişim tarihi: 26 Ekim 2016.

[34] Yıldız, K. ve T. B. Tayşi (2007). The Kurds in Iran: the past, present and future. London; Ann Arbor, MI, Pluto Press.

[35] Al-Hashd al-Watani (Temmuz 2014- Ekim 2016) Türkçe tercümesi “Ulusal Halk Birimleri”.