Özet: 9 Aralık 2017’de, Irak Başbakanı İbadi Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı zaferini ilan etti ve ülkenin tarihindeki karanlık bir bölüm sona erdi. Pek çok bakımdan bugüne değin yaşadıkları arasında en kötüsüne tanık olan Irak halkının 2018 seçimlerinden büyük beklentileri var. Iraklı siyasetçiler de bunun farkındalar ve yaklaşmakta olan seçimlere hazırlanmakta olduklarına dair işaretler var. Nispi istikrar ve petrol fiyatlarında istikrar beklentisi 2018 için olumlu veriler. IŞİD’e karşı mücadelenin yarattığı yıkım ve kurtarılan kent ve kasabaların yeniden inşası, Irak toplumunun farklı bileşenleri arasında güvenin teşvik edilmesi, Irak Hükümeti ve diğer siyasi figürlerin önündeki zorlukların üstesinden gelinmesi ve genel itibariyle Irak’ın mevcut sorunlarının çözüme kavuşturulması uzun vadeli bir vizyon ile daha fazla enerji ve tabi para gerektiriyor. Bu noktada yalnızca Iraklı politikacıların çabaları yeterli olmayacak; uluslararası ve bölgesel aktörlerin taahhütleri de bir zorunluluk. Başbakan İbadi üç yıl önce olduğundan daha güçlü bir pozisyonda ancak 2018 Mayıs’ında yapılacak seçimler yaklaşırken pek çok siyasi pazarlığa tanık olabiliriz.

Giriş

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi 9 Aralık 2017 tarihinde, Irak-Suriye sınırının tamamen Irak güvenlik güçlerinin kontrolünde olduğunu vurgulayarak, Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı zaferini ilan etti. Bu, bir zamanlar ülkenin üçte birini kontrolünde tutan terör örgütüne karşı verilen üç yıllık mücadelede bir dönüm noktasıydı[1]. Neredeyse üç buçuk yıl önce, 2014 yılının Haziran ayında, IŞİD Musul’u istila edip yağmaladığında ve Bağdat ile Erbil’i tehdit ettiğinde Irak’ın geleceği oldukça iç karartıcı bir vaziyetteydi. Devlet kurumları zayıftı ve işlemiyordu. Irak toplumunun küçük bir kısmının seferberliği ve uluslararası toplumun büyük desteği ile IŞİD askeri olarak bozguna uğratıldı. Ülkenin geleceğine yönelik beklentiler, artık üç yıl önce olduğundan daha olumlu bir yönde.

Hükümetin önünde hâlâ siyasi, ekonomik ve sosyal alanda üstesinden gelinmesi gereken ciddi zorluklar bulunuyor olsa da IŞİD’e karşı elde edilen başarı Başbakan İbadi’nin konumunu ve söylemini güçlendirdi. 2018’deki genel seçimler, yalnızca Başbakan için değil aynı zamanda Irak siyasetindeki diğer siyasi figürler için de önemli bir sınav olacak. IŞİD’in ortaya çıkışı ve yenilgisi farklı siyasi figürlerin itibarını etkilemiş olduğu için farklı siyasi partilerin ve aktörlerin seçim öncesi ve seçimden sonra uygulayacağı politikalar, bu siyasi aktörlerin siyasal olarak hayatta kalabilmeleri ve aynı zamanda ülkenin geleceği için kritik olacaktır. Bugün farklı etnik ve dini arka plandan her kesim, Irak siyasetinde yeni yüz ve fikirlere bir özlem içerisindedir. Bu isimler ve partiler içinde bu taleplere en iyi kim yanıt verebiliyorsa, o isim Irak siyaset sahnesinde kalacak, diğerleri ise bu sahneden silinecektir.

Siyasi ve Güvenlikle İlgili Zorluklar

IŞİD’in Irak güvenlik güçleri tarafından uluslararası koalisyonun desteği ile yenilgiye uğratılması güvenlik güçlerinin moralini artırmıştır. Bu başarıya rağmen, güvenlik güçlerinin yamalı yapısı ve bu kuvvetler arasındaki emir-komuta zinciri sorunlarının ele alınması gereklidir. Bu bağlamda en ivedi konular Haşdi Şabi’nin (Halk Seferberlik Güçleri) geleceği ve Peşmerge’nin statüsüdür. Haşdi Şabi Meclis kararı ile yasallık kazanmış ve Başbakanın yetkisine verilmiştir. Ancak bu güçlerin içinde bulunan Kata’ib Hizbullah ve Asaib Ehl el-Hak gibi bazı gruplar İran’ın dini otoritelerine sadık olarak görüldükleri için ve Haşdi Şabi içindeki diğer grupların liderlerinden bazılarının, Ebu Mehdi el-Mühendis (Cemal Cafer İbrahimi olarak da bilinmektedir) gibi, geçmişte Irak’ta koalisyon güçlerine yönelik saldırıları nedeniyle ABD tarafından terör örgütü olarak tanındıklarından ötürü belli sorunlar devam etmektedir[2] [3]. IŞİD ile mücadele Haşdi Şabi’nin konumunu pek çok kişinin gözünde meşrulaştırmıştır ve bu grupların Bedir Hareketi gibi bazı üyeleri IŞİD’e karşı mücadeledeki çabalarının meyvelerini toplayabilmek için seçimleri beklemektedir. Beklentilerin aksine, Irak toplumunun bazı kesimleri silahlı grupların siyasi süreçten uzak tutulması ve normal yaşantılarına geri dönmesi gerektiğine inanmaktadır. Haşdi Şabi gruplarının bazılarının IŞİD ortaya çıkmadan önce de milis asker olduklarını unutmamalıyız. Kata’ib Hizbullah gibi gruplar Haşdi Şabi’yi amaçlarını gizlemek için kullandılar. Yeni paramiliter gruplar ortaya çıkmadan önce de var olan gruplar devlet yapısına paralel olarak hareket etmekte ve komşu ülkelerle ilişkilerini koruyarak ülke sınırlarının ötesinde de faaliyet göstermektedir. Hükümetin kontrolü dışındaki silahlı grupların süregelen varlığı ülkenin güvenliği ve istikrarına yönelik en büyük sorun olarak masada durmaktadır.

Aynı şekilde Peşmerge’nin statüsü de geçmişte büyük bir sorun değildi ancak son zamanlarda Bağdat ve Erbil arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle, özellikle de Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (KBY) yapılan bağımsızlık referandumunun ardından, burada da belli sorunlar ortaya çıkmıştır. Irak Başbakanı İbadi, IŞİD’e karşı kazanılan zafere ilişkin olarak çeşitli silahlı grupları tebrik ettiği konuşmasında Peşmerge’den bahsetmemiş, bu da yaptıkları fedakârlık dikkate alındığında Irak Kürtleri arasında kafa karışıklığına sebep olmuştur[4]. KBY’deki Peşmerge Bakanlığı’ndan gelen eleştirinin ardından Başbakanlık açıklamayı değiştirmiş ve Peşmerge’nin rolüne de değinmiştir. Peşmerge’nin sayısı ve merkezi hükümet tarafından Peşmergelere ödenecek maaşa ilişkin tartışmalar, Bağdat ve Erbil arasındaki en önemli anlaşmazlıklardan biridir.

Yukarıda bahsedilen sorunlara ek olarak IŞİD’in yeniden ortaya çıkışının engellenmesi ve yerel silahlı grupların vilayetlerin savunulmasında kullanılması olasılığı da Sünni Arapların yaşadığı alanların güvenliği ve aynı zamanda sosyal uyum için üzerinde durulması gereken konulardır. El Kaide ile IŞİD’in ortaya çıkması ve Irak’ın düzenli ordusunun Sünni Arapların güvenlik ihtiyaçlarına cevap verememesi gerçeği arasında yakın bir ilişki vardır.

Bağdat-Erbil İlişkileri

Bu güvenlik sorunlarının yanında Irak’ın bugün karşı karşıya olduğu temel sorun Eylül’deki referandumun ardından Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin geleceğidir. Irak Federal Anayasa Mahkemesi kararı ile referandum anayasaya aykırı bulunmuş ve sonuçları da geçersiz ilan edilmiştir[5]. Bağdat bu kararla Erbil ile ilişkilerinin geleceğine yönelik görüşmelerde avantaj sağlamıştı. Mevcut atmosferde Bağdat ve Erbil arasındaki temel sorunlar; sınırlar, havaalanları ve bütçe konusunda olacaktır. Kerkük’ün ve çevresindeki toprakların Irak ordusunun kontrolünde olmasıyla İbadi Hükümeti avantaj elde etmiş ve komşu devletlerden ve KBY’den Türkiye ve İran arasındaki sınır kapılarının kontrolünü Bağdat yetkililerine devretmelerini istemiştir. Kara sınır kapılarının kontrolünün dışında, Erbil ve Süleymaniye havaalanları da KBY için oldukça önemlidir. Bu iki havaalanı, referandumdan sonra Bağdat’ın talebiyle uluslararası uçuşlara kapatılmıştır, ancak iç hat uçuşları devam etmektedir. Kara sınırlarının ve KBY’de bulunan iki havaalanında uluslararası uçuşların çift yönlü olarak kontrolü sadece gümrük gelirleri anlamında değil, özerklik bakış açısından da önemlidir. Bağdat ve Erbil arasında sınır kapıları ve havaalanlarıyla ilişkili bir diğer tartışma da sözde ‘tartışmalı bölgeler’ ile ilgilidir. ‘Tartışmalı bölgeler’ konusu yakın gelecekte, seçim sürecinde de bir tartışma konusu olmayı sürdürecektir. Bu alanların büyük bir kısmı Bağdat’ın kontrolünde olsa da bir yanda ordu ve Haşdi Şabi, diğer yanda Peşmerge’nin olduğu ve halen gerilimin yüksek olduğu bazı bölgeler bulunmaktadır.

Bağdat ve Erbil arasındaki bir diğer anlaşmazlık, son birkaç yıldır sürtüşmelere neden olan bütçe konusudur. Bağdat bu konuda son dönemlerde, daha önceki payın Irak içinde KBY nüfusu oranını temsil etmediğini öne sürerek KBY’ye ayrılmış olan bütçeyi düşürmeyi hedeflemektedir. Bu mantığa göre, KBY nüfusu ülke nüfusunun yüzde 12,6’sı civarındadır ve bütçeye yüzde 17’nin değil bu oranın yansıtılması gereklidir. Buna ek olarak, KBY tarafından alınan gümrük vergilerinin Bağdat’a teslim edilmesi gereklidir. Bağdat aynı zamanda KBY’nin bağımsız ekonomik faaliyetlerini kontrol etmek için, KBY tarafından yapılan petrol ihracatını da sınırlamayı amaçlamaktadır. Irak hükümeti bu taleplere karşılık olarak, KBY’deki çalışanlara ilişkin bilgi sağlayacağından, bölgedeki kamu personelinin ücretlerini ödemeye hazır olduğunu açıklamıştır. Burada sorun, KBY yetkililerinin kendilerine sadık kesimleri ödüllendirebilmek için kamu personeli sayısını abarttıklarına ilişkin genel bir kabul olmasıdır. Zira KBY’deki kişi başına düşen kamu personeli sayısı Irak’ın diğer kısımlarında olduğundan çok daha yüksektir[6].

Yukarıda bahsedilen anlaşmazlıklara ek olarak IŞİD’den temizlenen alanların yeniden yapılandırılması nedeniyle bu bölgelere bir bütçe ayrılması gerekmektedir ve KBY’nin bütçedeki payının bu nedenle azaltılması gerekir. IŞİD’e karşı savaş, petrol üretimi ve ihracatı altyapısına zarar verdiği için, petrol üretiminin ve ihracatının azalmasına neden olmuştur. Bu nedenle kuzey petrol yataklarından yapılan ihracat önemli ölçüde azalmıştır. Bu düşüş KBY’de ve ülkenin diğer kısımlarında ekonomik koşullara zarar vermektedir. Referandumdan sonra Kerkük’ün Bağdat tarafından kontrol edilmesi KBY’nin ekonomik koşullarına inen bir diğer darbedir. Bağdat ve Tahran, KBY’den geçen mevcut petrol boru hattını kullanmak yerine Kerkük petrolünü İran petrolü ile takas etmeye yönelik bir anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşmaya göre, Kerkük’ün 30 bin ila 60 bin varil arasındaki ham petrolü kamyonlarla İran’ın bir rafinerisinin bulunduğu Kirmanşah’a taşınacaktır. Karşılığında İran aynı kalite ve miktarda petrolü Irak’ın güney limanlarına teslim edecektir[7]. Bu durum, KBY’nin ve Türkiye’nin geçiş harcından yararlanmasını engelleyecektir.

Petrol ihracatındaki bu gerilemeye ek olarak petrol fiyatlarındaki düşüş de Irak hükümetinin bütçesine zarar vermektedir. Irak hükümeti 2018 yılında, sınırlı kaynaklarla mültecilerin ülkelerine geri dönmeleri konusu ve kasaba ve şehirlerin yeniden inşası sorunlarının üstesinden gelmek zorundadır. Yine de güney yataklarından petrol ihracatının artmakta olması gibi bazı iyi haberler de vardır.

Bu konuları tartışmak için Bağdat ve Erbil arasında diyalog gereklidir. Bağdat KBY’den bağımsızlık referandumunun sonuçlarından bütünüyle feragat ettiğine dair bir açıklama yapmasını talep etmekte, KBY ise Federal Mahkeme’nin referandumun anayasaya uygun olmadığı kararına saygı duyduğunu açıklamaktadır. Her iki taraf da istişare ihtiyacının farkındadır, ancak iki taraf arasındaki çekişme şu ana kadar devam etmektedir. Son günlerde her iki tarafın yetkilileri arasında biri Bağdat’ta diğeri Erbil’de olmak üzere iki toplantı gerçekleşmiştir. Görüşmelerde sınır kapıları, hava alanları, petrol ve ilgili konular ele alınmıştır[8]. Taraflar arasında genel bir mutabakat söz konusudur, ancak bu konuda mesafe kaydetmek için Başbakanın onayı gerekmektedir.

Ekonomik-Sosyal Zorluklar

Yaklaşmakta olan 2018 seçimleriyle birlikte Irak hükümetinin karşı karşıya olduğu bir diğer zorluk, başta Sünni bölgeler olmak üzere, ülke içinde ve dışında yerlerinden edilmiş kişilerin evlerine dönmelerini sağlamak noktasındadır. BM kuruluşlarının verdiği resmi rakamlara göre, Irak’ta 3,2 milyon civarında insan ülke içinde yerinden edilmiş durumdadır. Aynı verilere göre Irak’ta 11 milyon kişi de insani yardıma ihtiyaç duymaktadır[9]. Irak hükümeti yıl sonuna kadar tüm yerinden edilenlerin geri dönüşlerini sağlayacağını açıklamış olsa da IŞİD’den temizlenen bölgelerdeki koşullar dikkate alındığında bunun imkânsız olduğu açıktır. Altyapı zarar gördüğü için insanlar elektrik ve sudan yoksundur, bu da onların evlerine dönmelerini engellemektedir[10].

2003 yılından sonra Irak’ın tanık olduğu şiddet döngüsünün tekrarlanmaması için kasaba ve kentlerin yeniden inşası ülkenin istikrarı için oldukça önem taşımaktadır. Ülkedeki siyasi sürecin itibarı için yerinden edilmiş insanlar evlerine geri dönebilmeli ve seçimlere katılmalıdır. Irak hükümeti bu durumun farkında olarak bu sorunu çözmeye çalışmaktadır, ancak kısa vadede sonuç alacak mali kaynak ve kurumsal kapasiteden yoksundur. Hâlihazırdaki çalışmalar bu şekilde devam ederse zarara uğramış altyapının yeniden inşası en az 5 yıl alacaktır. IŞİD’in harabeye çevirdiği kent ve kasabaların yeniden inşasındaki herhangi bir gecikme nefreti ve tutucu bir yabancılaşma duygusunu ateşleyecek, bu da zamanla Irak’ın 2003 yılından bu yana tanık olduğuna benzer senaryoların yeniden nüksetmesine yol açabilecektir. Pentagon’un rakamlarına göre ABD, Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele için son üç yılda 14,3 milyar dolar harcarken, onarım için sadece 1,4 milyar dolar harcamıştır[11]. ABD ve Batılı ülkelerde, Irak için gereken mali desteğin sağlanması konusunda bir ivedilik söz konusu değildir.

Irak için umut edilen, ülkeyi yeniden inşa edebilmesi ve komşu devletlerle ilişkilerini iyileştirmek yoluyla şiddet sarmalının geri dönmesi olasılığını önleyebilmesidir. İkili ilişkileri iyileştirmek için Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi komşu Arap ülkelere ziyaretlerde bulunulmakta ve bu ülkelerden gelen ziyaretçiler de ağırlanmaktadır. Irak’ın bakış açısıyla, komşularla ilişkilerin iyileşmesi ülkedeki ekonomik koşulların ve güvenliğin iyileştirilmesi için oldukça önemlidir, çünkü IŞİD’den kurtarılan alanlarda güvenliğin sağlanması ve ekonomik koşulların iyileştirilmesi için komşu ülkelerle iş birliği içinde olmak elzemdir.

İhtiyaç duyulan fonu sağlamak ve yeniden yapılandırma ihtiyacı hakkında farkındalık oluşturmak üzere Kuveyt’te bir uluslararası konferansın toplanması planlanmaktadır. Bu konferans Dünya Bankası desteği ile IŞİD’den temizlenen alanların yeniden yapılandırılmasına fon sağlamak için 12 ve 14 Şubat 2018 tarihleri arasında Kuveyt’te gerçekleştirilecektir[12]. Ağırlıklı olarak Sünni Arap bölgelerdeki yeniden yapılandırma konusu, önümüzdeki yıl yapılacak seçimler öncesi siyasi süreç için oldukça önemlidir. Komşu Arap ülkeler Irak’ta sadece IŞİD benzeri grupların ortaya çıkmasını önlemede değil, aynı zamanda İran’ın Irak üzerindeki doğrudan etkisinin sınırlandırılmasında da bir rol oynayabilirler. Bunu sağlamak için Irak siyasal sistemindeki Sünni gruplar siyasi alanda yapıcı bir rol oynamak zorundadır. Mevcut koşullar altında Sünni gruplar, siyasi bir yönlendirmeye ve aynı zamanda topluluklarının yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik beklentiye ihtiyaç duymaktadırlar. Komşu ülkelerden gelecek destekler, ülkenin istikrarı için de önemli bir rol oynayabilir.

2018 Seçimleri Öncesinde Siyaset

2018’in ilk günlerinde, farklı siyasi gruplar içinde yakın bir zaman sonra siyaset sahnesinde önemli değişiklikler olacağı mutabakatına dayanan hazırlıklar görmekteyiz. Irak son seçimlerin ardından bilhassa güvenlik ve ekonomik sorunlar nedeniyle oldukça zor yıllardan geçmiştir. Eski Başbakan Maliki’nin tutumu ülkenin Sünni Arap ve Kürt nüfusuyla ciddi sorunlar ortaya çıkarmıştı; hatta Maliki bazı Şii Arap çevrelerinde bile çok popüler değildi. Musul’un ve ülkenin üçte birinin IŞİD’in kontrolüne girmesiyle birlikte ülkenin güvenlik sorunları belirgin bir hale gelmiştir. Bu sorunlarla bir araya gelen petrol fiyatlarındaki düşüş de petrole bağımlı ekonomiyi ciddi bir biçimde vurmuştur. IŞİD ile mücadele Bağdat ve Erbil arasındaki karşılıklı cepheleşmenin en azından bir süreliğine, 2017 Eylül’üne kadar ertelenmesine imkân vermiştir.

2018 ufku, geçmişte tanık olunan kâbusu andıran yıllarla kıyaslandığında daha parlak görünmektedir; IŞİD’e karşı elde edilen zafer, petrol fiyatlarının 60 doların üzerindeki göreli istikrarı, Irak’ın farklı siyasi aktörlerinin ayrılıkçı tutucu retoriğin tehlikeleri hakkında öğrendikleri, ABD’nin tarafını tutma konusunda Irak’a daha fazla adanmışlık bunun başlıca göstergeleridir. 2011’de olduğu gibi erkenden geri çekilme hatasını tekrarlamamak için, 2018 seçimleri sonrasında olumlu bir senaryonun ortaya çıkacağını öngörebiliriz. Iraklılar bu uzun kâbus yıllarından oldukça yorulmuş ve farklı etnik ve mezhep gruplarının içindeki siyasi figürlerin büyük çoğunluğuna olan güvenini kaybetmiştir. Ülke için kapsamlı planlarla birlikte yeni yüzlere özlem duyulduğu açıktır. Farklı siyasi gruplar arasında yaklaşan seçimlere yönelik ittifaklar vardır. İbadi’nin önderliğindeki Zafer Koalisyonu ve Hadi el Amiri’nin başını çektiği Fetih Koalisyonu arasında ittifak haberleri pek çok kişi tarafından şaşırtıcı bulunmuştur, çünkü oldukça farklı seçim tabanlarına hitap etmektedirler[13]. Bu noktada hem Erbil’de hem de Irak’ta farklı gruplar arasında ittifak kurma girişimleri sürmektedir.

Ancak seçimlerin sorunsuz geçmesinin önünde hâlâ birkaç engel bulunmaktadır. Ülke içinde yerinden edilmiş insanların evlerine dönüşü, harap olmuş altyapının yeniden inşası, güvenlik birimlerinde reform ve tüm masrafların geliri olarak kullanılmak üzere petrol ihracatının artması zaruridir. Irak’ın güvenliği ve istikrarı hem ülkedeki, hem de bölgedeki halkın çoğunluğunun ortak arzusudur. Ancak istikrara erişme bakımından farklı öncelikler söz konusudur. Irak hükümetinin ve Iraklı siyasetçilerin önündeki görev ülke içinde ve bölgede farklı aktörler arasında doğru dengeyi bulmaktır.

Referanslar

[1] Coker, Margaret, ve Hassan, Falih. “Iraq Prime Minister Declares Victory Over IS.” New York Times, 3 Aralık 2017. https://www.nytimes.com/2017/12/09/world/middleeast/iraq-IShaider-al-abadi.html

[2] Kurdistani, Ali. “The militia leader who defies the US and proud of loyalty to Iran.” Rudaw, 7 Haziran 2016. http://www.rudaw.net/english/middleeast/iraq/07062016

[3] “Hashd defend commander labelled terrorist by U.S.” Rudaw, 27 Ekim 2017. http://www.rudaw.net/NewsDetails.aspx?pageid=338164

[4] Mostafa, Nehal. “Peshmerga slams Abadi for not mentioning troops’ role in anti-IS war.” Iraqi News, 10 Aralık 2017. https://www.iraqinews.com/iraq-war/peshmerga-slams-abadi-notmentioning-troops-role-anti-war/

[5] Rasheed, Ahmed, and Jalabi, Raya. “Iraqi court rules Kurdish independence vote unconstitutional.” Reuters, 20 Kasım 2017. https://www.reuters.com/article/usmideast-crIS-iraq-kurds/iraqi-court-ruleskurdish-independence-vote-unconstitutionalidUSKBN1DK0Q6

[6] Hasan al-Qaraweeis, Harith. “Budget Politics and Baghdad-Kurdish Relations.” The Atlantic Council, 16 Kasım 2017. http://www.atlanticcouncil.org/blogs/menasource/budgetpolitics-and-baghdad-kurdish-relations

[7] “Iraq and Iran sign Kirkuk oil swap deal.” Reuters, 9 Aralık 2017. https://www.reuters.com/article/us-iran-iraq-oil/iraq-and-iran-signkirkuk-oil-swap-deal-idUSKBN1E30JE

[8] “Erbil, Baghdad to hammer out agreement that will end flight ban, statement.” Rudaw, 13 Ocak 2018 http://www.rudaw.net/english/kurdistan/13012018

[9] Global Humanitarian overview 2016, UNOCHA. https://www.unocha.org/sites/unocha/files/GHO-2016.pdf

[10] Mostafa, Mohamed “Iraqi government: nearly 22.000 refugees repatriated in Mosul in 4 days.” Iraqi News, 30 Ekim 2017. https://www.iraqinews.com/features/iraqi-governmentnearly-22-000-refugees-repatriated-mosul-4days/

[11] Sly, Liz, and Ameen Schwan, Aaso. “IS is near defeat in Iraq. Now comes the hard part.” the Washington Post, 13 Eylül 2017. https:// www.washingtonpost.com/world/middle_east/IS-is-near-defeat-in-iraq-now-comes-thehard-part/2017/09/13/68b1f742-8d9e-11e79c53-6a169beb0953_story.html?utm_term=.da44b4a5d5d4

[12] Iraq reconstruction conference in Kuwait planned for early 2018.” Reuters, 22 Eylül 2017. https://www.reuters.com/article/usmideast-crIS-syria-usa/iraq-reconstructionconference-in-kuwait-planned-for-early-2018idUSKCN1BX2CY?il=0

[13] Alabbasi, Mamoon. “Last-minute deals sought in Iraq election alliances.” 14 Ocak 2018, The Arab Weekly. http://www.thearabweekly.com/Opinion/10031/Last-minute-deals-sought-inIraq-election-alliances