Özet: Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) 25 Eylül 2017 tarihinde yapılması planlanan ve Irak Kürdistanı’nın yanı sıra tartışmalı bölgeleri de kapsayan bağımsızlık referandumu kararı almasıyla tüm dünya, birleşik bir Irak’ı muhafaza etmek için federal hükümetin müdahalesini bekliyordu. Fakat öncesinde Irak merkezi hükümeti; KBY yetkililerine referandum sonuçlarını ilga etme ve anayasal düzlemde bir diyalog sürecine girme çağrısında bulunmuştu. Buna karşın KBY, Bağdat’ın taleplerine olumlu bir karşılık vermedi. Bu nedenle Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, federal güçlere 17 Kasım 2017’de gerçekleşecek bir Kerkük operasyonun başlatılması talimatını verdi. Bu bağlamda seyretmesi kaydıyla, Irak hükümetinin bölgesel güvenliğini etkileyebilecek olası yıkıcı sonuçlardan kaçınması için birbirinden farklı iki meselenin doğru bir şekilde ele alınması gerekir. Bunlar; bir anlamda kendi egemenliğini kendisi ilan eden Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı verilen savaş ile Kürdistan’ın ayrılması hususudur. Fakat yine de politikacılar ile uzmanlar tarafından sıklıkla dile getirilen bir başka mesele olarak devlet-dışı aktörlerin rolü ayrıca önem taşımaktadır. Özellikle söz konusu devlet-dışı aktörlerin Irak siyaseti ile güvenliğini tehdit edebilecek potansiyele sahip olması endişe verici olmayı sürdürüyor.

Bu makale, Kerkük’te cereyan eden olaylara istikamet veren dinamikleri tanımlamayı, Irak başbakanının anayasal sorumluluklarını yerine getirmekte ne kadar istekli olduğu konusunu ele almayı ve merkezi yönetim ile KBY arasında başlaması muhtemel bir diyaloğu tartışmayı amaçlamaktadır.