Özet: Günümüzde, Doğu Akdeniz bölgesi bu zamana kadar tanık olduğu en yoğun kriz dönemlerinden birini yaşamaktadır. Mevcut krizin arkasındaki temel sebep, 2000’li yıllardan itibaren Doğu Akdeniz havzasında önemli miktarda petrol ve hidrokarbon sahalarının varlığına ilişkin gitgide artan keşiflerdir. Dolayısıyla, Türkiye ve Yunanistan gibi kıyı devletleri arasındaki deniz sınırı uyuşmazlıkları esasında potansiyel doğal kaynakların paylaşılması krizidir. Mevcut durumda, Doğu Akdeniz’deki krizi uluslararası hukuk açısından değerlendirmenin en iyi yolu ise birbiriyle rekabet hâlindeki tarafların iddialarının vücut bulduğu, yakın dönemlerde imzalanmış iki uluslararası anlaşmayı incelemektir: Türkiye-Libya ve Yunanistan-Mısır deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmaları. Bu sebeple, yazıda iki anlaşmanın en önemli özellikleri ve söz konusu tarafların birbirine karşı ileri sürdüğü iddialar, tarafların anlaşmalara verdikleri tepkilerin de ışığında, detaylı bir şekilde mercek altına alınmaktadır. Son olarak ise geçmişteki bazı deniz yetki alanlarını sınırlandırma emsalleri, Doğu Akdeniz krizinde hakkaniyete uygun bir çözüm için referans olarak kabul edilebilecek olası yaklaşımları keşfetmek amacıyla analiz edilmektedir.