Giriş

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 1980’lerde ve 1990’larda, ülkenin kurucu lideri olan Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan’ın yönetimi altındaydı ve bu süre zarfında Al Nahyan uluslararası meseleler ile bölgesel ihtilaflarda arabulucu rol oynamayı merkezine alan bir tutuma sahipti. 1971’den vefat ettiği 2004 yılına kadar ülkesinin iktidarında kalmayı başaran Şeyh Zayed yönetimindeki BAE, Körfez’in yanı sıra Arap ve İslam dünyasının diğer devletleri ile de oldukça yakın ilişkiler geliştirmeyi hedefleyen bir dış politika izledi [1]. Diğer yandan Şeyh Zayed, BAE’nin ilk yıllarında Arap Birliği ülkeleri ve 1981’de kurulmasından itibaren de Körfez İş Birliği Teşkilatı (KİK) üyesi devletler ile yakın dostluk ilişkileri için hummalı bir çalışma yürüttü. Nitekim Şeyh Zayed; Haziran 1972’de Al-Amal Gazetesi’ne verdiği bir röportajda, “BAE’nin, Suudi Arabistan ile aynı yönde ilerlemek ve aynı yolu izlemek için aynı tutumu benimsemek konusunda istekli” olduğunu belirtmekten kaçınmıyordu [2].

Erken dönemlerde BAE’nin öne çıkan bir diğer özelliği, “Araplığa” ve bilhassa Filistin meselesine olan bağlılığıydı. Bu anlamda BAE’nin Filistin’e olan yakınlığı hem politik hem ekonomik destekler şeklindeydi. Nitekim BAE, Ekim 1973 ve Mart 1974 arasındaki Arap petrol ambargosuna katılıp (her ne kadar Dubai, Abu Dabi’den 3 gün sonra katılmış olsa da) Yom Kippur Savaşı’nda İsrail’e verdikleri destekten ötürü ABD ve Hollanda’ya olan petrol ihracını durdurdu ve Arap-İsrail savaşı sürerken “ön cephedeki devletlere” geniş çaplı destekler verdi. Ayrıca BAE’deki bağışçılar, Filistin’e öylesine kayda değer miktarda yardımlarda bulundular ki 1970’ler ile 1980’ler arasında bu yardımın 20 milyar dolardan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Bu anlamda BAE’nin eylemlerinin bir kez daha bölge eksenindeki eğilimlerle uyumlu olduğu görülebilir ki nitekim diğer Körfez ülkeleri de aynı dönemde “ön cephe devletlerine” dış yardımlar yaptılar [3].