Özet: Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık referandumuna gidileceğini açıklaması, IŞİD’e karşı operasyonların devam ettiği Irak’ta, Kürt meselesinin tekrar tartışmaya açılmasını sağladı. KBY, önde gelen Iraklı pek çok ismin yanı sıra bölgesel ve uluslararası aktörlerin tepkilerine rağmen, referandum plan ve takvimine sadık kalmakta ısrar ediyor. Son birkaç yıldır büyük siyasi ve ekonomik krizlerin olduğu bölgede, bağımsızlık referandumu aslında toplumun farklı kesimlerini bir arada tutma yöntemi olarak göze çarpıyor. Tam da böyle bir zamanda bağımsızlık referandumunu gündeme getirmek, nihayetinde ertelenecek olsa bile Bağdat’tan, zorlu finansal durum bağlamında siyasi ve ekonomik imtiyazlar elde etmek için işe yarar bir taktik olabilir. Irak’taki Kürtlerin kaderi, er ya da geç ülkenin siyasi geleceğinin bir dengeye varmasını sağlayacak. Neredeyse hiç kimse olası bir referandumun söz konusu meseleyi 25 Eylül günü birdenbire çözüme kavuşturacağına inanmasa da referandumun bağımsızlığa giden yolda önemli bir dönüm noktası olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Bağdat ve Iraklı Kürtler arasındaki sorunlu tarihsel ilişki, Mesud Barzani’nin bir süre önce Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) bağımsızlığı konusunda 25 Eylül 2017 tarihinde bir referandum yapılacağını açıklamasıyla yeni bir aşamaya girdi. Irak Kürtlerinin bağımsızlık konusunda geniş bir desteği olduğuna inanılsa da diğer Kürt aktörlerinin referandumun zamanlaması ve aynı zamanda ardında yatan niyete ilişkin bazı eleştirileri bulunmakta. Irak toplumunun diğer kesimlerinden ve Iraklı siyasi liderlerden gelen işaretler de olumlu değil. Ayrıca bölgesel ve uluslararası aktörler de bağımsızlık talebinden yana görünmüyorlar. Bu etkenler ışığında; Irak’taki diğer Kürt siyasi aktörler, Iraklı siyasi figürleri ve aynı zamanda bölgesel ve uluslararası güçlerin çıkarlarını da göz önünde bulundurarak referandumun gerçekleşme ihtimalini analiz etmeye çalışalım.

Kürtlerin bağımsızlık talepleri Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasına ve Irak’ın Britanya himayesinde bir devlet olarak ortaya çıkmasına kadar uzanmaktadır. 1930’lardan bu yana Kürtlerin başkaldırıları hem krallık (1921-1958) hem de cumhuriyet döneminin (1958 ve sonrası) merkezi hükümetleri için çeşitli sorunlar doğurmuştur. Darbeler ve birbiri ardına gelen başkanlar da dâhil olmak üzere, her önemli siyasi değişimde Kürtler arasında kendilerine daha fazla hak tanınacağına dair bir umut yeşermiş ve siyasi figürler de bunların gerçekleşeceğine dair -Mustafa Barzani’nin Sovyetler Birliği’nden Irak’a geri dönmesi yönündeki çağrı da dâhil olmak üzere- çeşitli sözler vermiştir. Bu hakların kapsamı konusunda yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle Bağdat hükümetleri ve Kürtler arasındaki gerilim yıllar boyunca oldukça yüksek bir tonda seyretmiştir. 2003 yılında Saddam Rejimi’nin alaşağı edilmesinin ardından ortaya çıkan atmosferde, 1991 sonrası süreç ile başlamış olan gelişmelerin bir sonucu olarak Kürtler kendilerini amaçlarının büyük bir çoğunluğunu yerine getirebilecek kadar güçlü bir konumda bulmuşlardır. Esasında Kürtler; bir güvenlik gücü, bölgesel parlamento ve Irak merkezi hükümetinde önemli siyasi pozisyonlara gelme yoluyla bağımsızlık dışında pek çok hakka da sahip olmuşlardır. Iraklı Kürtler, 2003 yılından sonra, bir Kürtün Irak Cumhurbaşkanı olması ve ulusal mecliste görev alması ile Peşmerge güçlerinin geniş ölçüde destek bulmasıyla oldukça avantajlı koşullar elde etmişlerdir. Ancak Bağdat’ın merkezileştirme politikalarının 2000’li yılların son yarısında Kürtlerin adem-i merkezileşmeye yönelik hedefleri ile çelişmeye başlamasıyla ilişkilerin doğasında bozulmalar başlamıştır.

Son birkaç yıldır bütçe paylaşımı, güvenlik güçleri ve petrol ihracatı konuları başta olmak üzere Bağdat ve Erbil arasında birçok fikir ayrılığı yaşanmıştır. Özellikle 2011 yılında ABD’nin güçlerini Irak’tan çekmesinin ardından ilişkilerdeki gerginlik daha da hissedilir olmuştur. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kendi petrolünü Irak hükümetinden bağımsız olarak ihraç etmesi talebiyle birlikte, Irak Başbakanı Maliki 2014 yılında KBY’nin bütçesinin yüzde 17’sini dondurmuş, bu durum da Barzani tarafından “Halepçe’ye gaz atılması kadar kötü bir durum” olarak nitelendirilmiştir.[1] Kürtler bu konulara ilişkin pazarlıklarında Bağdat’a karşı bağımsızlık kartını oynamış, Bağdat Hükümeti ise bağımsızlığa karşı bir koz olarak bütçeyi kullanmıştır. Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) ortaya çıkması ve Musul’un kontrolünü ele geçirmesiyle birlikte, IŞİD ile mücadelenin ivediliği göz önünde bulundurularak söz konusu meseleler bir süreliğine ertelenmiştir.

Bağdat ve Erbil arasındaki görüş ayrılıklarının yanı sıra Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki farklı Kürt partileri ve liderleri arasında da ciddi uyuşmazlıklar söz konusudur. Bölge parlamentosu son iki yıldır toplanmamıştır, hatta parlamento sözcüsü Süleymaniye’den Erbil’e dahi gelememektedir. Tüm bunlar olurken Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Değişim Hareketi (Goran) birbiri ardına gelen iç sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. KYB lideri Celal Talabani ağır bir hastalığın pençesindedir ve parti içinde Talabani ailesi, Kosret Resul ve Berhem Salih gibi diğer etkili figürler arasında uzlaşmazlıklar söz konusudur. Bu koşullar altında, Mesud Barzani’nin bağımsızlık konusunda referandum yapılacağını açıklaması Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki muhalif aktörler arasında farklı fikirlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

KBY’nin İç Dinamikleri

Irak Kürtleri arasında hiçbir grup KBY’nin bağımsızlık konusunda bir referandum yapma hakkına doğrudan karşı çıkmamaktadır. Bağımsızlık referandumunun yapılacağı, KBY’nin hâlihazırdaki başkanı Mesud Barzani tarafından açıklanmıştır. Barzani’nin görev süresi sona ermeden önce bağımsızlığı sağlamak yoluyla tarihteki yerini almak istediği düşünülmektedir. Barzani bağımsızlık için mükemmel bir zamanlamanın hiçbir zaman olmayacağına inanmaktadır ve bağımsız bir devletin bayrağı altında ölmeyi istemektedir.[2] Barzani’nin partisi olan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), bölgedeki birçok bürokratik yapının kontrolünü elinde tutmaktadır ve KBY nüfusu tarafından da geniş ölçüde destek görmektedir. Bu yanıyla Barzani’nin partisi bağımsızlık referandumu fikrinin ardındaki başat güçtür.

Barzani’ye, bölge yönetimindeki iktidar paylaşımı bağlamında parlamento sözcüsünün Erbil’e dönüşüne ya da bölgenin yeni başkanının seçilmesine izin vermemesi gibi nedenlerle eleştiriler yöneltilmektedir. Barzani’nin referandum çağrısının, dikkatleri gündelik sorunlardan uzaklaştırmaya ve petrol geliri başta olmak üzere kaynakların tahsisi konusunda Federal Irak Hükümeti içindeki pazarlıklarda Kürtlerin konumunu iyileştirmeye yönelik olarak tasarlanmış pragmatik bir hamle olduğunu söylemek mümkündür. Barzani’nin başkanlık görev süresi 19 Ağustos 2015 tarihinde sona ermiştir ancak Kürdistan İstişare Kurulu Barzani’nin iki yıl daha görevde kalabileceğine karar vermiştir.[3] Goran’dan Yusuf Muhammed Sadık’ın Parlamento Sözcüsü olarak eleştirilerde bulunması, Erbil’e girişinin KDP kontrolündeki Peşmergeler tarafından engellenmesine neden olmuştur. Mevcut ekonomik sorunlar ve yolsuzluk iddiaları Barzani’nin konumuna zarar vermektedir. Kimileri, bağımsızlık referandumunun toplumu ortak bir amaç etrafında bir araya getirmek ve bölgenin siyasi sorunlarını çözmekten ziyade eleştirilerin bazılarını ortadan kaldırmak üzere milliyetçilik kozunu oynamanın bir biçimi olduğunu söylemektedir.[4]

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ise kurucusu Celal Talabani’nin sağlık sorunları ve birliğin geleceğine ilişkin olarak partinin etkili isimleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle alt-üst olmuş durumdadır. Son seçimler, toplumun partiye olan ilgisinin azaldığını göstermiştir ve bu da esasen KYB saflarında ortaya çıkan bir muhalif parti olarak Goran’ın başarılı olmasına imkân tanımıştır. Son birkaç yıldır bazıları Kosret Resul ve Berhem Salih’in partiden ayrılarak kendi siyasi hareketlerini başlatmak üzere olduğuna inanmaktadır.[5] KYB saflarında tam bir kopuş görmek mümkün olmasa da partinin ve liderliğinin geleceğine dair söz konusu fikir ayrılıkları partinin siyasi süreçte başarıya ulaşmasının önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Her ne kadar KYB temsilcileri bağımsızlık referandumunun bir hak olduğundan söz etseler de esasında referandumun zamanlamasını ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi idaresi tarafından şu ana değin yürütülme biçimini sorgulamaktadırlar.

Goran’a gelirsek, Goran da referanduma karşı olmadığını iddia etmekte ancak böyle bir kararın bölge parlamentosunun yetkisini gerektirdiğini söylemektedir. Goran temsilcileri ilk olarak KBY’deki kurumları işler bir vaziyete getirmeyi, ondan sonra bir meclis tezkeresi çıkarmayı ve bu büyük kararın önünü açacak diğer kararların alınmasına ilişkin adımların izlendiği bir zaman çizelgesini savunmaktadır. Goran, parlamentoda çoğunluğa sahip ikinci partidir ve referanduma ilişkin mevcut tartışmalar ile oturumları yeniden başlatma konusunda bir kazanç elde etmeyi hedeflemektedir. Partiyi destekleyen bir Peşmerge gücüne sahip olmayan Goran, KBY’deki diğer siyasi partilerle rekabet edebilmek için mevcut kurumlara bel bağlamak zorundadır. Bu durumun bir sonucu olarak Goran, planlarını açıklamak üzere Bağdat’a ziyarette bulunan ve farklı Kürt partilerinin oluşturduğu Referandum Kurulu’nda yer almamıştır.[6] Kurucusu Noşirvan Mustafa’nın vefatının ardından Goran da bir dönüşüm geçirmiştir. Parti’nin yeni lideri Ömer Seyid Ali’dir. Goran KBY’deki idareye eleştirel yaklaşmakta ve bölgenin karşı karşıya olduğu zorluklarla baş edebilmesi için bölgenin yeniden örgütlenmesi gerektiğini söylemektedir. Bölgedeki İslami partiler arasında referandum fikrine karşı çıkan Kürdistan İslam Cephesi’nin duruşu Goran’a en yakınıdır, diğer İslami gruplar ise referandumu desteklediklerini açıklamışlardır.

Bağdat’taki farklı siyasi aktörlerin duruşuna baktığımızda bağımsızlık referandumuna karşı neredeyse birleşmiş bir duruş görmekteyiz. Şiilerin hâkim olduğu farklı partiler referandum fikrini reddetmektedirler. Başbakan Abadi de referanduma karşı çıkmaktadır, ancak bu karşı çıkış daha diplomatik tonlarda olmuştur:[7] Referandum aleyhinde yakınmalarda bulunmamak suretiyle farklı Kürt aktörleri lehte birleştirmemeyi tercih etmiş ve bunun yerine başta IŞİD ile mücadelenin zorunluluğunu ve gerçekleşecek olan seçimleri göz önünde bulundurarak bu aktörler arasındaki ayrılıkları vurgulamayı hedeflemiştir. Önde gelen Şii din adamı Mukteda es-Sadr da Barzani’den ülkenin şu anda maruz kaldığı zorlukları göz önünde bulundurarak referandum yapma kararından vazgeçmesini istemektedir.[8] Irak’ın Türkmen cemaati de referanduma, özellikle Kerkük gibi büyük Türkmen topluluklarının bulunduğu vilayetleri de kapsayacak olmasını göz önünde bulundurarak karşı çıkmaktadır. KBY yalnızca kendi resmi sınırları içinde değil aynı zamanda Peşmerge’nin kontrolünde olan diğer alanları da kapsayacak bir referandum yapılmasını istemektedir. Barzani tarafına göre bu talebin ardındaki temel argümanlar, bu toprakların Peşmerge kanıyla özgürleştiği ve burada yaşayanların Kürt kökenli olduğu yönündedir. Ancak madalyonun diğer yüzüne bakıldığında, bu alanlarda bir referandum gerçekleştirme isteğinin bölgedeki doğal kaynakların gelecekteki olası bir bağımsız devletin ekonomik olarak kendine yetebilmesi için elzem olacağı gerçeği ile ilişkili olduğu görülmektedir.

Bölgesel Aktörler

Bölgedeki ülkeler arasında sadece İsrail bağımsızlık referandumunu desteklemektedir. Tarihsel olarak İsrail ve Irak Kürtleri arasındaki ilişkiler oldukça olumlu bir yönde seyretmiştir ve İsrail Başbakanı Netanyahu bağımsızlık referandumunu desteklediğini dile getirmiştir.[9] Arap ülkeleri, bir Arap devletinin bölünmesine neden olabileceğinden ve hâlihazırda çalkantılı olan Arap dünyasında yeni siyasi sorunlara yol açabileceğinden hareketle genel olarak referandum fikrine karşı çıkmaktadır. Kürtlerin ayrılmaları durumunda, kalan kısımlarda Şii Araplar egemen olacak ve İran’ın muhtemel etkisi bölgenin Sünni Arap ülkeleri için fazladan sorun oluşturacaktır.

Referandum konusunda en önemli bölgesel aktörler Türkiye ve İran’dır. Hem Ankara hem de Tahran KBY’nin 25 Eylül’de referandum gerçekleştirme planına yönelik itirazlarını dile getirmişlerdir. Tahran, iç demografik nedenlerle (Irak, Türkiye ve İran’a komşu bölgelerdeki Kürt nüfusu göz önünde bulundurarak) ve İran’ın bir bütün olarak Irak üzerindeki etkisini dikkate alarak referanduma karşı olduğunu açıkça belirtmiştir.[10] Yani İran’ın karşı çıkışının hem iç hem de dış boyutları vardır. Irak’ta bulunan İran’la ilişkili paramiliter güçlerin referanduma karşı örtük bir araç olarak kullanılmakta olduğu ifade edilmektedir.[11] İran’ın Süleymaniye ile daha fazla bağlantısı ve Süleymaniye üzerinde daha fazla nüfuzu bulunmaktadır ve planlanan referanduma ilişkin mesajını iletmek üzere hem Süleymaniye hem de İran’da KYB görevlileri ve diğer Iraklı figürlerden oluşan heyetlerle temas hâlindedir. İran’ın referandum konusunda gözdağı mahiyetinde bir mesaj vermek için Küçük Zap Nehri’nin suyunun kesilmesini koz olarak kullanmakta olduğuna dair bazı iddialar bulunmaktadır.[12]

Benzer şekilde Türk yetkililer de referandum teklifine ilişkin itirazlarını Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı düzeyinde dile getirmiştir.[13] Dış İşleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamada “Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği dış politikamızın ilkelerinden biridir ve bu duruşta bir değişiklik olmayacaktır”[14] denilmiştir. Türklerin Irak’ın geleceğine dair endişeleri hem iç politikadaki etkileri hem de Irak’taki durumun PKK tarafından kendi lehine kullanılabilirliğinden hareketle bölgedeki güvenlik tehditlerinin artma olasılığıyla ilişkilidir. Türklerin nazarında Iraklı Türkmenlerin ve Kerkük gibi bölgelerin kaderi de endişe verici diğer hususlardır.

Referanduma ilişkin tutumuyla ilgili olarak Amerikalı yetkililer, önceliklerinin IŞİD’i yenmek olduğunu ve hiçbir şeyin kendilerini IŞİD ile mücadele konusundan uzaklaştırmaması gerektiğini açıkça belirtmişlerdir. ABD’li diplomatlar birleşik, istikrarlı ve federal bir Irak’ı desteklediklerini fakat aynı zamanda Kürt halkının meşru taleplerine de saygı duyduklarını belirtmekte ve Irak’taki tüm aktörleri Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin geleceği konusu ile meşgul olmaya çağırmaktadır.[15] ABD Savunma Bakanı James Mattis’in 22 Ağustos tarihinde Erbil’i ziyaretinde verdiği mesaj KBY’nin bağımsızlık referandumunu ertelemesi gerektiği yönünde olmuştur.[16] Avrupa ülkelerinden gelen işaretler de ABD’den gelenlerle benzerdir.

İleriye Yönelik Olarak

KBY, teknik ve mali anlamda bu tür bir referandum gerçekleştirmeye hazır görünmemektedir. Tüm eleştiri ve itirazlara rağmen Barzani ve diğer yetkililer planlanmış olan referandumu gerçekleştireceklerini yinelemektedir. Bu argümanlara ilaveten, diğer Kürt aktörler bazı koşulların yerine getirilmesi halinde referandumun ertelenmesi konusunda uzlaşma sağlanabileceğine ilişkin bazı işaretler vermektedir. Buna göre, ABD ve uluslararası kuruluşlar tarafından gelecekte bir referandum yapılacağı teminat altına alınır, Irak merkezi yönetimi KBY’ye ayırmış olduğu bütçeyi öder ve Anayasa’nın 140. maddesi hayata geçirilirse referandum ileride bir tarihe ertelenebilir.[17]

Referandum kararı lehinde ve aleyhindeki argümanlar ışığında, iki taraf da geri adım atacakmış gibi görünmemektedir. Mevcut KBY yönetimi bağımsızlık fikrinin birleştirici etkisinden kazanç sağlamayı hedeflerken, KBY içindeki yerel rakiplerse referandumu bölge parlamentosunu yeniden canlandırmaya yönelik bir konu olarak kullanma amacındadır. Referanduma ilişkin olarak Irak toplumunun diğer kesimlerinden ve bölgesel aktörlerden gelen itirazlar dikkate alındığında, KBY başkanlığı mevcut konumunu gelecekteki statüsüne ilişkin müzakerelerde bulunmak, fakat aynı zamanda KBY’yi vuran ekonomik krizle başa çıkma çabasıyla bölgenin ekonomik açıdan fayda sağlaması için kullanmayı hedeflemektedir. ABD gibi küresel oyuncuların temsilcilerinin ve bölgesel aktörlerin Irak ziyaretleri referanduma ilişkin müzakerelerin, tüm taraflar için tatmin edici bir sonuç elde etme çabasıyla, son günlere kadar süreceğini göstermektedir.

Referanslar

1– “President Barzani: Baghdad’s Budget Freeze ‘As Bad as Gassing of Halabja’.” Rudaw. 6 Nisan 2014. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.rudaw.net/english/kurdistan/060420142

2- MacDiarmid, Campbell. “ ‘I Want to Die in the Shadow of the Flag of an Independent Kurdistan’.” (Bağımsız bir Kürdistan’ın bayrağının gölgesinde ölmek istiyorum) Foreign Policy. 19 Haziran 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://foreignpolicy.com/2017/06/15/iwant-to-die-in-the-shadow-of-the-flag-of-an-independent-kurdistan/

3- Salih, Mohammed A. “KRG parliament speaker: Barzani’s term extension ‘against the law’.” Al-Monitor. 30 Ağustos 2015. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.al-monitor.com/pulse/originals/2015/08/kurdish-parliament-speaker-challenge-barzani-legitimacy.html#ixzz4qUP7Sf00

4- Saeed, Yerevan. “Firing Up Kurdish Nationalism in Iraq.” The Washington Institute for Near East Policy. 26 Nisan 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.washingtoninstitute.org/fikraforum/view/whats-behind-firing-up-kurdish-nationalism-in-iraq

5– “How critical is the new rift in the PUK?” Rudaw. 5 Eylül 2016. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.rudaw.net/english/kurdistan/05092016

6- “Gorran refuses to join referendum committee as others ponder timeline.” Rudaw. 24 Temmuz 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.rudaw.net/english/kurdistan/24042017

7- Mostafa, Mohamed. “Abadi warns Kurdistan against proceeding with.” Iraqi News. 25 Temmuz 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.iraqinews.com/baghdad-politics/abadi-warns-kurdistan-proceeding-illicit-referendum/

8- “Leading Iraqi cleric Sadr urges Kurdistan to call off independence referendum.” 05 Temmuz 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. https://www.alaraby.co.uk/english/news/2017/7/5/leading-iraqi-cleric-sadr-urges-kurdistan-scraps-independence-referendum

9– Keinon, Herb. “Netanyahu to Congressmen: Kurds should have a state.” The Jerusalem Post. 13 Ağustos 2017. Erişim tarihi 07 Eylül 2017. http://www.jpost.com/Middle-East/Netanyahu-to-Congressmen-Kurds-should-have-astate-502336

10- “Iran strongly opposed to Kurdish independence.” EIU. 4 Ağustos 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://country.eiu.com/article.aspx?articleid=1505756134&Country=Iran&topic=Politics

11- Majidyar, Ahmad. “Iran-Allied Iraqi Militia Group Threatens Violence over Kurdistan Independence Plan.” Middle East Institute. 8 Ağustos 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.mei.edu/content/io/iran-allied-iraqi-militiagroup-threatens-violence-over-kurdistanindependence-plan

12- “The Ministry of Agriculture: the cut of water supplies by Iran is a pressure on KRG’s plan to hold a referendum.” KNN. 1 Ağustos 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.knnc.net/en/fullstory-61860-28-False#.WZ19naOXCUl

13- “Erdoğan: Referanduma doğru bakmıyorum.” Rudaw. 8 Temmuz 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. http://www.rudaw.net/mobile/turkish/middleeast/turkey/080720173

14- http://www.mfa.gov.tr/sc_-40_-disisleribakanligi-sozcusunun-ikby-basininda-yeralanhaberler-hk-sc.tr.mfa

15– Department Press Briefing–8 Haziran 2017, https://www.state.gov/r/pa/prs/dpb/2017/06/271653.htm#_ftn1

16- Gordon, Michael R. “Mattis Asks Iraqi Kurds to Put Off Vote on Independence.” The New York Times. 22 Ağustos 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. https://www.nytimes.com/2017/08/22/world/middleeast/iraq-kurds-independencemattis-barzani-tillerson.html

17- “KRG may postpone referendum in return for concessions from Baghdad, official says.” Daily Sabah. 20 Ağustos 2017. Erişim tarihi 7 Eylül 2017. https://www.dailysabah.com/mideast/2017/08/20/krg-may-postponereferendum-in-return-for-concessions-frombaghdad-official-says