Özet: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), 1950’lerde Orta Doğu’da etkili olan iki esas güçten biri olmakla beraber bölgedeki Amerikan nüfuzunun karşısında dengeleyici bir aktördü. SSCB’nin bölgedeki varlığının temelinde, Arap rejimlerine yapılacak silah yardımlarının zaman içerisinde kalıcı bir siyasi ortaklığa dönüşmesi ve müttefik aktörlerin ileride bir gün vekâlet savaşları için hazırlanabileceği fikri vardı. Rusya’nın Arap Baharı’ndan sonra Orta Doğu sahnesine dönüşü ise artık Soğuk Savaş’ın ideolojik esasları doğrultusunda değil, geçmişte SSCB’nin Arap rejimleriyle kurduğu ilişki ağları üzerinden gerçekleşmektedir. Selefinin bakiyesinden faydalanarak SSCB’nin izlerini takip eden Rusya, geçmişte kurulan ittifakları canlandırmak için geniş çaplı savunma sanayisini kullanmakla birlikte, Soğuk Savaş döneminde erişemediği yeni kârlı pazar alanlarına girme hevesini de taşımaktadır.