Özet: İdlib’de gerilim yükselirken Suriye’deki mevcut siyasi denge artık uzun vadede sürdürülebilir görünmüyor. Konunun taraflarının farklı ve birbiriyle çelişen hedefleri var. Avrupa, Suriye konusunda tükenmiş durumda ve sorunun artık bitmesini istemekte. Rusya ülkeyi daha  istikrarlı bir hâle getirip Suriye politikasının meyvelerini toplamaya başlamak niyetinde. İran ve rejim ise katı politikalarının işe yaramaya devam edeceğinden emin bir şekilde hâlâ oyunu uzatmanın peşinde. Ancak her satranç oyununda olduğu gibi, eninde sonunda taşlardan biri kaybedilecektir.

Giriş

Türkiye, 27 Ekim’de[1] Suriye savaşına siyasi bir çözüm yolu arayan bir toplantıda Rus, Fransız ve Alman liderleri ağırladı. Yedi yıllık çatışmayı sonlandırmaya yönelik verilen sözlere rağmen sürece dahil olan çeşitli ülkelerin şimdilik statükonun sürdürülmesinden rahatsız görünmemesi nedeniyle toplantı somut sonuçlar vermedi. Fakat birçok bölgesel aktör dengenin uzun vadede sürdürülebilir olmadığının farkında ve her bir taraf diğerlerinin gözünü kırpmasını beklemekte.

Konferansın kapanış konuşmaları sırasında katılımcılar Suriye savaşına siyasi çözüm getirilmesine dair çağrılarını tekrarladı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tartışmaları “verimli ve samimi” olarak niteleyip dört katılımcının da yıl sonunda Suriye için yeni bir anayasa komisyonu kurmaya yönelik bir Birleşmiş Milletler girişimini destekleme konusunda mutabık kaldığını ekledi.

Uluslararası liderlerin sonuç bildirgesi “kapsayıcı, Suriyelilerin öncülüğünde ve Suriyelilere ait siyasi bir sürecin” başlatılması ve BM destekli serbest ve adil seçimler düzenlenmeden önce anayasa reformu üzerinde çalışacak bir komisyonun yıl sonunda toplanması çağrısında bulundu. Daha önce Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen barış konferansına katılanlar Suriye anayasasını yazmak üzere 150 üyelik bir komisyon kurulmasını kabul etmişti.  Türkiye tarafından davet edilmemiş olduğu anlaşılan ABD’nin zirvede yer almaması dikkat çekiciydi. ABD, Avrupa’ya kıyasla Suriye konusunda daha az  uzlaşma eğilimine sahip bir aktör olarak algılanmaktadır.[2] Fakat İstanbul’daki zirve, Suriye’de siyasi çözüme dönük bir gelişme sağlayamasa da, Rusya sponsorluğundaki Soçi ve Astana süreçlerinin BM barış görüşmelerinden daha önemli olduğunu pekiştirerek Türkiye ve Rusya’nın Eylül’de vardığı İdlib anlaşmasının uygulanmasına öncelik verdi.[3]

Konferans Suriye genelinde şiddet kullanımının azalmasının ardından yapıldı ve Esed ile Rus ve İranlı müttefiklerini muzaffer konuma getirdi. Ancak yedi yıllık kanlı bir çatışmadan sonra rejim artık hem coğrafi hem de siyasi olarak parçalanmış bir ülkeye hükmetmektedir. Esed, destek bulduğu bölgelerde rejimin gücünü toparlamaya çalışsa da rejim güçleri, devlet kurumlarına isyanı bastırmada yardımcı olan çok sayıda milis grubuyla birlikte hareket eden dağınık bir yapı olarak kalmıştır.

Your Text Here