Sarsıcı Süleymani suikastından sonra İran’ın Irak’taki vekil ve müttefikleri üzerinden başlatacağı sürüncemeli bir yıpratma savaşının yaşanması muhtemeldir. Böyle bir stratejinin ne kadar etkili olacağı birkaç faktöre bağlı. Ancak en önemlisi İDMO Kudüs Gücü’nün (KG) yeni komutanı İsmail Kani’nin İran’ın Irak’taki vekil ve müttefiklerini bu stratejiyi uygulamak üzere toplamada ne kadar başarılı olacağı ile ilgili. Kani’in selefi, kendisinin hâlihazırda sahip olmayabileceği bir karizma ve kişisel ilişkilere sahipti. Bunları geliştirmek için de zamana ihtiyaç duyacak aksi halde bunun yokluğunda diğer araçları kullanmak zorunda kalacaktır. Aslına bakılırsa Kani’nin network kurmada köklü tecrübelere sahip olduğuna inanılıyor bu yüzden de özellikle bu aşamada Irak sahası yeteneklerini sergileyebileceği bir deneme sahası olacak. İDMO-KG, Kani’nin tecrübesini borçlu olduğu Afganistan’daki ABD hedeflerine karşı operasyonlar da düzenleyebilir. Bu da Afganistan’ı İran destekli Taliban güçleri veya vekilleri aracılığıyla ABD askeri personel ve diplomatlarına karşı sürüncemeli bir misilleme sahnesi haline getirebilir.

Bunların yanında Irak siyaset sahnesinde Kürt ve Sünni siyasal aktörler ABD’nin varlığını İran nüfuzunun yayılmasının engellenmesinin teminatı olarak görüyor Kasım Süleymani’nin Kürt ve Sünni siyasi aktörlerle bağlantıları vardı ve anlaşılan o ki Süleymani, bu gruplarla kurduğu temaslar sayesinde yerel Şii vekil ve müttefiklerinin teveccühünü de kazanmıştı. Kani bu gruplarla benzer şekilde temaslar kurabilecek mi bekleyip göreceğiz. İran’ın İrac Mescidi (eski bir İDMO üyesi) Başkanlığındaki Irak diplomatik misyonu, Süleymani’nin yokluğunu en azından kısa vadede telafi etmek amacıyla gelecekte yerel siyasi aktörlerle bağlantılar kurmada daha aktif rol oynayabilir. Ayrıca Ali Ekber Velayeti gibi İran müesses nizamındaki diğer kıdemli isimlerin de Süleymani’nin ölümünün bıraktığı boşluğu doldurmak için daha çok bölgesel sorumluluklar üstlenmesi mümkün. 

Körfez bölgesi de ABD ile İran arasındaki gerilimlerde hayati bir etmen olacak. Süleymani suikastı ve tırmanan gerginlik, İran ile Körfez devletleri arasındaki iletişimin azalmasına neden olursa bölgedeki gerilimler de muhtemelen artacak. İlginç bir şekilde İran’ın ara sıra İran ile Suudi Arabistan arasında elçilik görevi üstlenen Kuveyt ile ilişkileri de zaten kötüleşiyor. Umman’ın yeni Sultanı dönemindeki dış politikasının Körfez’deki bölgesel gerilimler üzerinde olumlu veya olumsuz etkisi olabilir. Ancak İran’ın bölgedeki baş düşmanları Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gerilimin azalmasından yana olduklarının sinyalini verdi. Geçen yıl Körfez’de yaşanan askeri gerginlikten sonra İran ile BAE arasındaki iletişim iyiye gitmiş ve Suudi Arabistan da İran’a yönelik söylemlerini yumuşatmış görünüyor.