İran, COVID-19 pandemisinin bölgesel merkezi hâline geldi. Bu durumun ülke ve bölge siyaseti üzerinde çok sayıda neticesi olacak. Salgın, dikkatleri İran hükümetinin sağlık krizini yönetme biçimine çekti ve Batı’da, ABD’nin İran rejimine uyguladığı yaptırımlar karşısında ne boyutta uluslararası yardımın yapılabileceğine dair tartışmaları da ateşledi. Bazı yorumcular tarafından İran’ın bölgesel nüfuzunun altı çizilerek salgından ötürü yapılacak finansal yardımın dolaylı olarak bu nüfuz alanının genişlemesine katkıda bulunacağı öne sürüldü. İran’ın bu yaptırımların kalkması yönündeki kampanyası ve ABD ile Avrupa Birliği’nin (AB) de İran’ın salgını kontrol edememesini kendi çıkarlarını da etkileyen bir tehdit olarak görmesi sayesinde şu an kısıtlamaların kaldırılması ve tıbbi malzemelerin temininin sağlanması yönünde bir gidişat mevcut. Ayrıca İran’a Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) salgına yönelik borç alabilmesi konusunda yeşil ışık yakıldı. 

Bunlara ek olarak, Avrupa’nın İran ile ticaret yapmak için kurduğu ancak uzun süredir işlevsiz kalan INSTEX, Mart ayının sonunda ilk başarılı ticari işlemin yapılmasını sağladı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin uluslararası destek toplamak için ortaya koyduğu gayret İran içerisinde de tartışmaları ateşledi. Başta muhafazakârlar olmak üzere muhalif kamp, Ruhani’yi IMF’den talep edilen 5 milyar dolarlık borç sebebiyle eleştirdi. Ruhani’nin muhafazakâr muhalifleri Şubat 2020’deki seçimlerde İran meclisindeki koltukların büyük çoğunluğunu almış ve İran dış politikasındaki etkisini arttırmıştı.

Ruhani’nin uluslararası topluma ulaşmak için iki motivasyonu var. Birincisi, fiyatlarda yaşanan büyük düşüş sebebiyle petrol ihracından sağlanan katkının azaldığı bu dönemde hükümet ülkenin yoğun baskı altındaki ekonomisinin daha da kötü hâle gelmesini engellemek istiyor. Hükümetin istatistikleri, yıllık mukayese baz alındığında, petrol harici ekonominin geçtiğimiz yılın son 9 ayındaki büyümesinin negatiften sıfıra geldiğini gösteriyor. İşsizlik ve enflasyon oranlarında da ufak bir gelişme söz konusu. Petrol fiyatları Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki rekabet sebebiyle küresel piyasalarda serbest düşüşe geçerken, salgın bu görece başarıları ortadan kaldıracak. Dış ticaret, turizm ve emeklilik fonlarının hepsi olumsuz yönde etkilenecek ve bu durum İran’daki enflasyonu ve işsizlik oranlarını yükseltecek. Ruhani, İran’ın son iki yılda daha sıklıkla tanık olduğu gösterilerin salgın sebebiyle gelecekte artabileceğini anlıyor. Bu krizi ülkesinin ekonomisine yardım sağlamayacağı bir fırsata dönüştürmeye çalışıyor. İkincisi, eğer Ruhani IMF’den krediyi alır ve yurt dışındaki bazı malvarlıkları üzerindeki kısıtlamaları kaldırabilirse, bunlara dair geri ödemeleri ABD ile daha somut zeminde müzakere edebileceği bir koz olarak kullanmayı düşünüyor olabilir. Ruhani’nin uluslararası topluma açıklığı kısmen gelecekteki müzakerelere ilişkin bir iyi niyet göstergesi dahi olabilir.

Pandeminin İran’ın bölgesel nüfuzu üzerinde bazı olumsuz etkileri olabilir, zira bölgedeki seyahatler üzerindeki kısıtlamaların mobilizasyonu azaltması ve azalan ekonomik gelirler sebebiyle faaliyetlerin finanse edilememesi gibi birçok krizin varlığı, liderlik seviyesinde dikkat dağınıklığına yol açabilir. Bunun tam tersine, ABD ve Iraklı Şii silahlı gruplar arasındaki bir çatışma ABD’nin daha fazla asker çekmesine yol açarsa İran’ın güç kazanması da mümkün olabilir. Avrupalı askeri birlikler hâlihazırda salgın sebebiyle Irak’tan çekiliyor ve ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güvenlik sebebiyle kendisini daha az üste ve daha az askerle yeniden konumlandırıyor. Bu da pandeminin İran’ın bölgesel nüfuzu üzerinde hem olumlu hem de olumsuz, farklı türde etkileri olacağını gösteriyor.