(Bu metin İngilizce orijinal versiyonundan tercüme edilmiştir.)

Rusların Suudi Arabistan Ziyareti

Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un Körfez ziyareti, yeni ABD yönetimi ile başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki sıkıntılı döneme denk geldi. Önceki Başkan Donald Trump, görevi Demokrat Joseph Biden’a devrettiğinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın “altın çağı” da sona ermiş oldu. Donald Trump’ın başkanlığının sürdüğü dört yıl boyunca Suudi Veliaht Prens bölgesel konularda tamamen serbest hareket ediyordu. Ne Hanedan’ın Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı suikastında parmağı olması ne Suudi liderliğindeki koalisyonun Yemen’de neden olduğu insani felaket ne de Suudilerin bölgedeki gerilimi tırmandırması (ister İran’la ilişkiler isterse Katar’la olan çekişme olsun) ABD-Suudi ilişkilerinin revize edilmesine yol açtı. Önceki ABD yönetimi Muhammed bin Selman’ı Washington’ın Ortadoğu politikasının sütunlarından biri olarak görüyor ve bu nedenle Riyad’ın tüm maceralarına göz yumuyordu. Dahası, Trump 2017 yılındaki Riyad ziyareti sırasında Suudi öncülüğündeki Arap koalisyonunun Yemen’de sivilleri öldürdüğüne ilişkin onca rapor yayımlanıyorken[i] Suudi Arabistan’a 110 milyar dolarlık silah anlaşması biçiminde bir “müsamaha” gösterdi.[ii]

Demokratların 2010’ların ikinci yarısında Amerikan Kongresi’nde benimsediği duruşlar ışığında Biden’ın kazanmasının Amerikan-Suudi ilişkilerinde bir revizyona neden olacağı kesinleşmişti. Nitekim Biden Şubat 2021 başlarında Suudi öncülüğündeki koalisyona verilen Amerikan desteğine son verdiklerini açıkladı.[iii] Bunu, Cemal Kaşıkçı suikastında Muhammed bin Selman’ın dahli olduğunu öne süren gizliliği kaldırılmış bir Amerikan istihbarat raporu izledi.[iv] Ardından Kral Selman’la yaptığı telefon görüşmesinde Joseph Biden ABD-Suudi ilişkilerinde “kuralların değiştiğini ve önemli değişiklikler açıklayacaklarını” [v] söyledi.

Beklendiği üzere Washington ile Riyad arasındaki ilişkilerde keskin değişimler yaşanması Suudi Arabistan’a dış politika sözleşmelerini çeşitlendirmeye çalışmaktan başka seçenek bırakmıyor. Özellikle Lavrov’un Körfez ziyareti öncesinde Rusya Başbakanı Mikhail Mishustin savunma ve dışişleri bakanlıklarına Suudi Arabistan ile müzakereler yapıp askeri iş birliği konusunda hükümetler arası bir anlaşma imzalama talimatı verdi. Burada Rus silahlarının Suudi Arabistan’a teslimatına ilişkin hiçbir ciddi bahis olmadığını kaydetmek gerekir. Taslak belge özellikle anlaşma çerçevesinde Rusya ile Suudi Arabistan’ın askeri alandaki ortak menfaat konularında bilgi alışverişinde bulunacağını, terör ve korsanlıkla mücadelede iş birliği yapacağını ve ortak askeri eğitim ve denizde kurtarma faaliyetleri alanlarında etkileşim içinde olacağını belirtiyor.[vi] Aynı zamanda Moskova ile Riyad arasında askeri iş birliği alanındaki diyaloğun yoğunlaşması ve Suudi basınında Lavrov’un ziyareti sırasında Rus silahlarının tedariki konusunun gündeme geleceğinin belirtilmesi, Suudi Arabistan’ın Rusya gibi diğer aktörlerle iş birliğini güçlendirerek çok yönlü bir politikası olduğunu ABD’ye gösterme girişiminden başka bir şey değil.