Özet: Bir “Geçici Yönetim” tarafından idare edilecek bir politik geçiş sürecinin oluşturulması, Birleşmiş Milletler’in Suriye’de kalıcı barışın sağlanmasına yönelik yaklaşımının temelini oluşturmaktaydı. Suriye muhalefeti, 2014 yılındaki Cenevre Müzakereleri’nde bu yaklaşımı benimsemiş ve uluslararası alanda geniş bir destek bulmuştur. “Suriye Halkının Dostları” girişiminin çekirdek grubunu oluşturan devletler, ilk aşamada geçiş sürecinin idaresinin, bir geçici yönetime devredilmesini ve bu yönetime geniş idari yetkiler verilmesini savunmuştur. Ancak Suriye’de IŞİD’in ortaya çıkışı ve Rusya’nın doğrudan müdahalesi neticesinde muhalefetin sahada zayıflaması, taleplerde değişikliklere yol açmıştır. 2016 yılında, uluslararası toplum, Suriye’deki politik geçiş süreci için anayasal reform ve seçim isteğini esas alan çok daha esnek bir çerçevede talepler ortaya koymuştur. Suriye muhalefeti de Suriye’de bir politik geçiş süreci için kendi talep çerçevesini üretememiş ve 2017-2018 müzakerelerinde uluslararası toplumda yaşanan bu “değişimi” benimsemiştir. Bu makale, bu dinamiklerin arkasında yatan sebepleri detaylı bir şekilde ele almakta ve muhalefetin ilerleyebilmesi için alternatif bir yol önermektedir.

Uluslararası toplumun, Suriye savaşını sona erdirecek bir uzlaşmaya ulaşmaya yönelik sürekli artan isteği, 2012 yılındaki Cenevre Bildirisi ile başlayan politik süreçte yeni dinamikler oluşturmuştur. Daha önce Suriye’deki ayaklanmayı ve devrim hareketini destekleyen uluslararası ve bölgesel aktörler, Suriye’nin gelecekte politik uzlaşma zeminine ulaşması için gerekli olan, yönetim çerçevesi olarak tanımladıkları temel hukuki prensiplerden aşama aşama vazgeçmişlerdir. Uluslararası alanda yaşanan bu değişimin Suriye devriminin koruyucusu olduğu düşünülen Yüksek Müzakere Komitesi (YMK -daha sonra Suriye Müzakere Komitesi olarak adlandırıldı) üzerinde de önemli etkileri olmuştur. Sonuç olarak, Suriye muhalefetinin müzakerecileri, Suriye ayaklanmasının arkasındaki taleplerin neredeyse hiçbirine ulaşamayacak bir uzlaşmayı kabul etmek durumunda kalmıştır. Kendisini, istikrarsız ve değişken yapısını göz önüne almaksızın, uluslararası politik yaklaşıma adapte eden Suriye muhalefeti, birçok durumda Birlemiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası organlarca yayımlanmış belgelere bağlı kalmış ve genelde kendi dokümanlarını oluşturmayı haiz olamamıştır.

Bu durum, muhalefetin uluslararası hukuka ve normlara bağlılığı açısından olumlu bir işarettir. Ancak, bu esnek tavır aynı zamanda muhalefetin önceki yedi yıl içerisinde edinmiş olması gereken strateji, teknik bilgi ve kabiliyetin eksikliğini de ortaya çıkarmaktadır. Bu yazı, yakın zamanda Suriye muhalefetinin, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı yerine Rusya’nın sponsorluğundaki anayasal reform ve ulusal seçimler formülünü nasıl benimsediğini ortaya koymaktadır.