[Bu yazının Arapça orijinal versiyonu Al Sharq Forum’un web sayfasında mevcuttur]

Özet: Mayıs 2018’de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonra yeniden yürürlüğe koyduğu İran’a yönelik yaptırımların kaldırılması için İran’ın 12 şartı yerine getirmesi gerektiğini açıklamıştı. ABD’nin şartlarına bakıldığında, İran’ın dışarıdaki nüfuzunun ve Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Filistin’de yaptığı ittifakların listenin önemli bir kısmını oluşturduğunu görmek mümkün. ABD yönetimi, çok açık bir şekilde İran’dan, ilişkisi çok uzun yıllara dayanan ve şu ya da bu şekilde Tahran’ın bölgedeki etkinliğini sağlayan gayriresmi aktörler ile ilişkisini sonlandırmasını istiyor. Bir başka deyişle, Trump yönetimi İran İslam Cumhuriyeti’nin kabuğunu kırmasını ve kendisine yeni bir siyasal ve düşünsel (ideolojik) çerçeve çizmesini istiyor. Bu İran’ın hâlâ büyük ölçüde devrim söylemlerine ve Ayetullah Humeyni’nin düşüncelerine bağlı olan dış politikasında önceliklerini yeniden belirlemesi gerektiği anlamına geliyor: Fakat bu şimdilik pek mümkün görünmüyor. 

İran’ın bölgesel etkisinin ana sorununa dönecek olursak, ABD’nin hâlihazırda İran’a yönelik uyguladığı stratejideki yaptırımların “İran’ı frenleme” gücünün olup olmadığı, bu yaptırımların doğuracağı ekonomik, siyasi ve sosyal baskının ülkeyi, Tahran’ın yıllar boyunca yatırım yaptığı alanlardan uzaklaştırıp uzaklaştıramayacağı ile ilgili bir soru işareti ortaya çıkıyor. Bu yaptırımların ikinci paketi henüz yürürlüğe girmeden önce bile bazı sonuçları gözlemlenebilir hale gelmişti. Bu sonuçların en önemlisi ulusal para birimi olan İran riyalinin, Amerikan doları karşısında yaşadığı çöküş. Zira söz konusu yaptırım paketleri, İran’ın ekonomik gücünü felç etmeye dönük tasarlanmış olup Tahran’ı kendi halkı karşısında köşeye sıkıştırmaya, aynı zamanda ülkeyi, müttefiklerine akıttığı desteği veremez hale getirmeyi amaçlıyor.

Kasım 2018’de yeniden başlatılan ABD yaptırımları, yalnızca petrol ihracatında geçerli olmayıp birkaç başka sektörü de etkileyecek. Bunların en önemlisi İran Ulusal Petrol Şirketi veya herhangi bir İran şirketi ile yapılan ve petrol ile ilişkili olabilecek tüm ilişkileri kapsayacak.  Petrol, petrol ürünleri ve petrokimya alımını da kapsayan yaptırımlar, İran limanlarını, deniz taşımacılığını ve gemi yapım sektörü, İran Deniz Hatları, Deniz Kargo Hatları ve yan kuruluşlarını da içeriyor. Bankacılık sektörünün da yaptırımlara dahil edilmesi yaptırımları ciddi bir şekilde sıkılaştırıyor. ABD, İran merkez bankası veya finans kurumlarıyla işlem yapan yabancı kuruluşları da yaptırıma tabi tutacak. Havale hizmetleri için kapsamlı cezalar öngörülüyor. İran enerji sektörü, sigorta ve reasürans sektörleri de yaptırıma tabi tutulacak.