1-Sudan Müslüman Kardeşleri, El Beşir’e Ülkedeki Katliamı Durdurma Çağrısı Yaptı

Sudan Müslüman Kardeşleri Genel Sekreteri Awadallah Hasan, Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir’e, ülkede süren kriz için bir çözüm plânı sunarak bu duruma bir son vermesi çağrısında bulundu. 18 Ocak’ta yaptığı basın açıklamasında Hasan; siyasi güçlere, Sudan Alimler Birliği ile tüm silahlı ve düzenli birliklere, “Sudan’a ve Sudan halklarına karşı sorumlu davranmaları ve tüm ihtilafların üstesinden gelmeleri” uyarısında bulundu.

Geçen Aralık ayından bu yana Sudan’daki birçok kent, piyasa fiyatlarındaki aşırı pahalılıktan kaynaklanan sokak eylemlerine tanık oldu. Ancak bazı yerel organizasyonların yaptığı açıklamalar, 40’ın üzerinde eylemcinin hayatını kaybetmesinin ardından eylemcilerin hızlı bir şekilde mevcut rejimin devrilmesi yönünde çağrılar yapmaya başladığını ortaya koyuyor. Nitekim Sudan Müslüman Kardeşleri Genel Sekreteri, söz konusu açıklamasını “barış yanlısı duruşumuz kurşunlardan daha güçlüdür” sloganları altında yaptı. Bu slogan ilk olarak, ülkede gerçekleşen devrimi takiben Ocak 2011’deki seçimlerle göreve gelen ve ülkenin ilk demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’nin bir darbe ile alaşağı edilmesine karşı çıkmak için 2013 yılında gerçekleşen Rabia eylemleri sırasında, Mısır Müslüman Kardeşleri Mürşidi Muhammed Bedii tarafından dile getirilmişti.

Sudan Müslüman Kardeşleri Siyasi İşler Sekreteri Sami Yusuf Ebu Fadaya ise daha sert bir tonda konuşarak mevcut yönetim sistemini kınadığını belirtip, “halkın taleplerine cevap verilmemesi halinde durumun daha da kötüye gideceği” uyarısında bulundu. Ebu Fadaya, Müslüman Kardeşler de dâhil olmak üzere siyasi güçleri kapsayan bir çatı organizasyon olan Değişim İçin Ulusal Cephe tarafından ortaya konan önerileri de dile getirdi ve bu önerilerin, mevcut krizin çözümü için fayda sağlayabileceğini belirtti. Bu öneriler arasında; siyasi aktörlerin, seçimlere hazırlık yapılmasının güvence altına alınacağı bir komisyonun kurulmasıyla başlayacak yeni dönemin idare edilebileceği bir “geçiş hükümeti” ile uzlaşmayı ve adalet için bir komisyonun kurulmasını içermektedir.

2-Tunus’taki İslamcı Ennahda Partisi, Hükümete ve İşçi Sendikalarına Müzakerelere Devam Etmeleri Çağrısında Bulundu

Ennahda Partisi, hükümet ve İşçi Sendikaları arasındaki müzakerelere dair hayal kırıklığı içerisinde olduğunu açıkladı. Partinin Genel Başkanı Raşid el Gannuşi, 19 Ocak Cumartesi günü, geçen perşembe günü 650 binin üzerinde kamu görevlisinin katılımıyla gerçekleşen genel grevin, Tunus’u ve devrimi onurlandıran bir şekilde gerçekleştiğini söyledi. Gannuşi ayrıca, “Hükümet ve İşçi Sendikaları arasındaki müzakerelerin en kısa zamanda çözüme kavuşturulmasını umut ediyoruz ve eylemcilerin; onurlu bir yaşam ve hükümetin bütçe plânlarını yaparken ülkedeki toplumsal durumu dikkate alarak dengeyi gözetmesi yönündeki talepleri bilhassa hepimizin üzerinde hemfikir olduğu hususlardır.” diye konuştu. Gannuşi ayrıca partisinin, 2011 yılında Arap Baharı’nın kıvılcımını yakan Yasemin Devrimi’nin kazanımlarından gurur duyduğunun da altını çizdi. Gannuşi grev hakkını söz konusu temel kazanımlardan biri olarak saydı. Özgür ve demokratik ülkelerde tüm vatandaşlar tarafından bir direniş aracı olarak kullanılan grev hakkının, çalışma hakkıyla birlikte anayasal çerçevede güvence altına alındığını belirterek Tunus halkına “kendileri için çalışma ihtiyacını aşılamak ve kamu hizmetlerinin ve ofislerinin çalışmayı durdurmasından kaynaklı olumsuz neticeleri azaltacak dayanışma eylemlerini desteklemek için çalışma kültürünü yeniden üretme” çağrısında bulundu. Tunus parlamentosu tarafından sosyal güvenlik yasasının çıkarılmasına da kıymet verdiğini belirten Gannuşi, bu yasanın devletin toplumun zayıf sınıflarına yönelik duruşunu belirleyebilme yetisine sahip olduğunu vurguladı. Öte yandan bu yasanın tartışıldığı parlamento oturumlarında milletvekilleri arasında yaşanan “ağız dalaşını” eleştirdi ve bu hadiseyi yasama kuvvetine ve tüm siyasi aktörlerin itibarına gölge düşüren bir husus olarak gördüğünü vurguladı.

Geçtiğimiz yıl, sosyal güvenlik programına dair bir taslak 2020’ye kadar Yoksulluğun Azaltılması, Yoksul Kesimler için Sağlık Hizmetlerinin Sağlanması ve Sosyal Kapsayıcılığın Öne Çıkarılmasına Dair Ulusal Strateji kapsamında sunulmuştu. Buna ek olarak Tunus Ulusal İstatistik Kurumu, ülkede yoksulluk içerisinde yaşayan nüfusun yaklaşık 1 milyon 694 bin olduğunu tespit etmişti.

3-Suriye Müslüman Kardeşleri: Muhammed Hikmet Velid Dört Yıl Daha Genel Denetçi Olarak Seçildi

Suriye Müslüman Kardeşleri Şura Konseyi, Muhammed Hikmet Velid’in dört yıl için daha genel denetçi olarak seçildiğini duyurdu.

Ayrıca Suriye Müslüman Kardeşleri diğer Arap ülkelerinin Şam ile ilişkilerini yeniden normalleştirmesini kınayan bir karar aldı. 13 Ocak Pazar günü yapılan açıklamada, Esad rejiminin baskısı ve zulmü altında eziyet çeken milyonlarca Suriyelinin diğer Arap ülkelerinden Esad rejiminin devrilmesi ve rejimin işlediği suçların sona ermesi ve geleceğin Suriye’sinin Beşar Esad ve rejimi olmadan inşa edileceği bir demokratik geçiş sürecine hizmet edebilecek Birleşmiş Milletler (BM) kararlarının uygulanması için ileri bir adım atmalarını beklediği bir anda söz konusu ülkelerin üzüntü verici adımlar attığı belirtildi. Açıklama, “Bizler, Suriye Müslüman Kardeşleri olarak Esad’ı ve rejimini destekleyen bu siyasi adımları reddediyor ve rejimin devam etmesine yönelik desteğin İran’ın yayılmacı politikasını ve bölgede aşırıcılığı ve terörizmi desteklemek anlamına geleceğini ortaya koyuyoruz.” ifadeleriyle devam etti. Bu açıklama, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in geçtiğimiz Aralık ayında Şam ile olan diplomatik ve ticari ilişkilerini yeniden başlattığını ilan etmesinin ve Ürdün’ün geçtiğimiz Salı günü Şam’daki Ürdün Büyükelçiliğine maslahatgüzar atamasının ardından yayımlandı. Suudi Arabistan’ın da benzer bir hamle yapması beklenmektedir.

4-İslami Eylem Cephesi, İsrail ile Doğalgaz Anlaşmasını İmzalayanların Yargılanmasını Talep Etti 

İslami Eylem Cephesi Genel Sekreteri Murad el Adayla, İsrail’den Ürdün’e doğalgaz ihracatını öngören anlaşmaya imza atan yetkililerin yargılanmasını istedi. El Adayla, “Bu anlaşma, Ürdün vatandaşlarına omuzlarında hissedeceği çok ağır bir yük anlamına gelmektedir. Bilhassa anlaşmadaki ceza kozu devletin hazinesine 1,2 milyar dinardan daha fazla bir meblağa mâl olabilir.” dedi. El Adayla, İslami Eylem Cephesi’nin, “İsrail ile normalleşmeye dair siyasi ve normalleşmenin her haneye sinsi bir şekilde sokulmasını hedefleyen bir proje” olarak tanımladığı anlaşmaya karşı geliştirilecek kampanyaları destekleyeceğinin altını çizdi.

El Adayla açıklamasını, söz konusu anlaşmanın Ürdün parlamentosunun onayına sunulmasıyla başlayan “Siyonist Oluşum ile Yapılan Doğalgaz Anlaşması’nın İptali için Ürdün Ulusal Kampanyası” konulu konferans sırasında yaptı.