2020 ABD başkanlık seçimleri İran için özel bir önem arz ediyordu. İranlı liderler sonuçlara yönelik kayıtsızlıklarını ifade etse de Washington’un İran politikasındaki değişimin Tahran’da sıcak karşılanacağını belirttiler. Nitekim Trump’ın yeniden seçilmesi bir dört yıl daha açmazlar ve İran ekonomisi üzerinde ağır yaptırımlar anlamına gelecekti. Öte yandan Biden’ın farklı söyleme ve Trump öncesi dönemde Obama yönetiminde İran ile anlaşma deneyimine sahip olarak göreve gelmesi bir değişim başlatarak İran-ABD kördüğümünü çözebilir.

Başkan Trump, anlaşmayı kendi adıyla yeniden markalaştırma öncülüyle Obama döneminin İran nükleer anlaşmasını 2018 yılında çöpe atıp İran’a “azami baskı” uygularken Biden aynı anlaşmaya dönüş sözü verdi. Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) sadece son kırk yıldaki en büyük atılım olduğu için değil, aynı zamanda Biden’ın İran konusundaki değişimi için de bir turnusol testi görevi görerek İran’ın Washington’la ilişki kurmaya duyduğu ancak Trump tarafından yok edilen güveni kısmen onarabilmesi açısından gelecekteki tüm İran-ABD ilişkilerinin merkezinde olacak.

Biden’ın Ortadoğu’ya yönelik söylemi ABD’nin KOEP ve diğer konulardaki İran politikasını yeniden yapılandırabilecek bir değişime işaret ediyor. Biden Trump’ın yaklaşımından “U” dönüşü yaparak ABD’yi KOEP’e döndürmeye istekli. Önerdiği İran politikası hayata geçirilirse Biden İran’la bir uzlaşıya vardıktan sonra azami baskı kampanyasını kaldıracak ve Tahran’a yönelik uzlaşmacı bir yaklaşım benimseyecek.

Biden’ın Trump’ın KOEP’i ihlal etmesinin yaralarını sarmak ihtiyacına odaklanacak “karşılıklı anlaşmaya uyma” yaklaşımı İran için hiç de ideal olmasa da normalleşmiş bir ilişki politikasına yönelik bir geçiş çerçevesi görevi görebilir. KOEP’e dönüş her ne kadar zor ve muhtemelen uzun bir süreç olsa da, diğer konularda da daha fazla temas için zemin hazırlayabilir. Hukuki, teknik ve daha da önemlisi siyasi konular böyle bir yaklaşımın başına bela olacak ama hem Washington’un hem de Tahran’ın siyasi irade göstermesi halinde bu sürecin önüne geçilemeyecektir.

Biden’ın Ortadoğu politikasının da İran’a yönelik politikasına hayati bir etkisi olacak. KOEP’in aksine Trump’ın Ortadoğu politikasından U dönüşü yapılmayacak. Ancak söylem ve politikada bazı değişimler olacak. Biden’ın, İran’ın bölgesel düşman ve rakipleri hakkındaki söylemi, mevcut yaklaşımının selefinin İran takıntısına kıyasla daha dengeli olacağını gösteriyor. Her ne kadar Biden yönetiminin Ortadoğu’daki geleneksel bağımlı devletler ve müttefiklerle yakın ilişkilerini sürdürmesi beklense de iki ana sebepten dolayı daha dengeli bir yaklaşıma başvurması da muhtemel: ABD’nin gereksiz konulardaki doğrudan müdahalesini azaltmak ve odağını Çin’in yükselen gücüne çevirmek.

Yine de Ortadoğu’da İran ile ABD arasındaki bariz fikir ayrılıkları devam edecektir. Biden’ın söylemi, önceliğin Ortadoğu’dan çok İran’ın nükleer konularına odaklanacağını gösteriyor. Ancak  Biden yönetimi, Amerika’nın geleneksel İran’a baskı uygulama politikasının yanı sıra bölgesel faaliyetlerinde değişim talep eden söylemini de bir kenara atmayacaktır. Bununla beraber yönetiminin ne tür değişimler peşinde olacağını söylemek için henüz erken. Burası önemli çünkü ABD’nin İran’ın müdahil olduğu Irak, Lübnan, Suriye veya hatta Yemen gibi ana bölgesel dosyalardaki menfaatlerini arttırmak için yapabileceği fazla bir şey de bulunmamakta.

İran’ın yeni ABD yönetimine yaklaşımı Trump’ın İran politikası ve yönetiminin KOEP’i ele alma biçiminin gölgesinde kalacak. İranlılar Trump’ın sıfır-toplamlı oyun yaklaşımından uzaklaşma hamlesini sıcak karşılar ama yeni ilişkilerin zemini ve Biden yönetiminin üç yıllık azami baskının yaralarını sararken KOEP’in ihlaliyle ilgili ne kadar sorumluluk almaya istekli olacağı Tahran’ın bu yönetimle ilişkilerini belirleyecek. Bölgesel konulara gelince, ABD KOEP vaatlerine dönmediği ve İran’a payına düşeni vermediği sürece İran’ın bölgesel konularda ABD ile ilişki kurma ihtimali son derece düşük olacak. Bu yüzden KOEP prangalı olduğu sürece İran’ın bölge politikasında bir değişim öngörmek zor.