Özet: Avrupa Birliği’nin (AB) doğalgaz temin ettiği kaynakları çeşitlendirme yönünde artan çabaları sürerken yakın dönemde yapılan nükleer anlaşmanın sonucunda İran, Avrupa’nın başlıca potansiyel tedarikçilerden biri haline gelmiştir. İran esasında Rusya ve Katar’dan da fazla doğalgaz rezervine sahiptir. Ancak bu rezervler, gerekli sermaye ve yatırımın ülkeye akışını engelleyen yaptırımlar sebebiyle verimli bir şekilde kullanılamamaktadır. Üzerinde mutabakata varılan nükleer anlaşma ile yaptırımların hafiflemesi, İran’ın son on yıllık süre zarfında karşı karşıya kaldığı birçok engelin üstesinden gelmesine yardımcı olsa da İran, bugün hâlâ dünya çapında bir doğalgaz ihracatçısı olma yolunda ciddi zorluklarla yüzleşmektedir. Ülke içerisinde hızla artan tüketim ve verimsiz üretim, İran’ın doğalgaz üretiminin büyük çoğunluğunun ihraç edilemeden tükenmesi anlamına gelmektedir. Bölgesel ve küresel düzeyde yaşanan jeopolitik belirsizlik de İran’ın, enerji politikasını güvenlik temalı bir bakış açısıyla ele almasına sebep olmaktadır. Zira İran müesses nizamının bazı unsurları, enerji sektörünü Batı’nın ekonomik müdahalelerine karşı bir koruma kalkanı olarak görmektedir. Küresel düzeyde yaşanan jeopolitik değişimler ise İran’ın sahip olduğu petrol sektörünü ve doğalgaz ihracatı projelerini geliştirmek hususunda hesaplarını değiştirebilir. Bu analiz, İran’ın gelecekte AB’ye doğalgaz ihracatı konusundaki beklentilerini etkileyen yerel, bölgesel ve küresel faktörleri değerlendirmektedir.