Özet

Lübnan ayaklanması, bir diğer adıyla ‘Hirak’; 17 Ekim 2019 tarihinde, yolsuzluğun kaynağı ve aynı zamanda Lübnan’daki siyasi ve ekonomik krizlerin de sebebi olduğu gerekçesiyle mezhepçilikle mücadele ve ülkeyi yöneten siyasi sınıfın değiştirilmesi gibi taleplerin etrafında patlak verdi. Birtakım söylemsel kabullere rağmen Lübnan’daki siyasi partiler, halk ayaklanmaları ve halkın talepleri karşısında farklı yaklaşımlar sergiledi; Şii ikilisi (Emel Hareketi ve Hizbullah) ve Özgür Vatanseverler Hareketi’nde gözlendiği üzere rejim içindeki bir dizi etkili ve kilit grup da Hirak hareketine karşı çıktı. Bazı gruplarsa çekincelerini dile getirdi ancak Gelecek Hareketi’nde olduğu gibi halk hareketinin sağlayacağı getirilerden yararlanmaya çalışırken hareketle doğrudan bir karşılaşma içerisine girmekten de kaçındı. Sayıları az da olsa diğer partiler, Cemaat-i İslami (el-Cemâatü’l-İslâmiyye) örneğinde olduğu gibi halk hareketlerine koşulsuz destek sağladı.  

Cemaat-i İslami, Lübnan’daki Sünni toplum içinde önemli bir siyasi nüfuza sahip ancak Gelecek Hareketi’nden sonra en büyük ikinci parti olması, ona ulusal düzeyde bir temsiliyet sağlayamıyor. Yine de partinin halk ayaklanmalarına katılımı, ona Lübnan’da önemli ve yükselen bir siyasi güç olarak kendisini yeniden inşa etme fırsatı verdi.

Bu makale, Cemaat-i İslami’nin Lübnan’daki halk ayaklanmalarını destekleyen gruplar arasında en önde gelen Sünni siyasi aktör olma konumunu göz önüne alarak Hirak’taki rolünü değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, grubun Hirak’a tepkisini ve onunla olan ilişkisini, ayrıca Hirak’ın Cemaat-i İslami üzerindeki etkisini ve mevcut siyasi iklim içinde diğer gruplarla olan ilişkilerini değerlendirecektir. Çalışmanın odak noktası, partinin esasen Sünni koalisyonundaki en önemli siyasi gücü temsil eden Gelecek Hareketi ile ilişkisinin yanı sıra tartışmalı bir bölgesel role sahip olsa da Lübnan’daki birincil Şii siyasi otorite olan Hizbullah ile ilişkisi olacaktır.