(Bu metin İngilizce orijinal versiyonundan tercüme edilmiştir.)

Haziran 2021’de İbrahim Reisi’nin İran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazandığı zafer, rekor düzeyde düşük seçmen katılımı, iç ekonomik krizler ve İran Nükleer Anlaşması olarak da bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) iyileştirilmesine yönelik devam eden müzakerelerin zemininde gerçekleşti. İran basını, Vladimir Putin’in eski Yargı Başkanı muhafazakâr Reisi’ye gönderdiği tebrik mesajına geniş bir yer verdi ve Rusya Cumhurbaşkanının seçilmiş Cumhurbaşkanına saygılarını gönderen ilk Devlet Başkanı olduğuna dikkat çekti. İran’ın Moskova Büyükelçisi Kazım Celili, Putin’in mesajının Rusya-İran ilişkilerinin yakınlığının bir göstergesi olduğunu vurguladı. 6 Temmuz’da Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Andrei Fursenko ile yaptığı görüşmede Celili, Reisi’nin Putin’in mesajına verdiği yanıtı iletti ve Reisi yönetiminin Moskova-Tahran ikili iş birliğinde bir büyüme ve gelişme dönemi getireceğini umduğunu ifade etti. Ufuktaki olası iş birliği hakkında abartılı açıklamalara rağmen İbrahim Reisi’nin seçilmesinin Rusya-İran ilişkilerinin gelişimi üzerinde sınırlı bir etkisi olacaktır. Bunun yerine, Rusya ve İran etkileşimi, bölgesel oyunlardaki ortak çıkarlar ve daha geniş dış politika koşullarına göre şekillenmeye devam edecek.

Reisi ve Rusya Bağlantısı

İbrahim Reisi’nin Rusya ile ilişkisi, daha önce Meşhed’de Tataristan Devlet Başkanı ve Putin’in Din İşleri Temsilcisi Rustam Minnikhanov ile yaptığı görüşmeye denk gelen 2017 seçimlerindeki adaylığı sırasında incelemeye tabi tutulmuştu. Reisi’nin seçimlerden sadece bir ay önce Minnikhanov ile görüşmesinin zamanlaması, reformistleri Reisi’ye dönük İran seçimlerine olası Rus müdahalesi suçlamalarını yöneltmelerine yol açtı. Hatta kimi çevreler seçim yasalarının ihlali konusunda soruşturma açılması yönünde çağrıda bile bulundu. Ancak Reisi’nin Minnikhanov ile görüşmesi üzerine yapılan spekülasyonlar, Reisi’nin Meşhed’de etkili bir dini varlık ve büyük bir ekonomik merkez olan İmam Rıza Türbesi’nin muhafızı sıfatı nedeniyle asılsızdı. Tataristan’ın İran’ın Horasan-Razavi eyaletiyle ekonomik ilişkiler kurma çabaları kapsamında Reisi, 2018 yılında Tataristan Başkanı tarafından Kazan’a bizzat davet edildi. Reisi, Haziran 2014’te St. Petersburg’daki 4’üncü Uluslararası Hukuk Forumu ve Kasım 2015’te Soçi’deki Uluslararası Savcılar Birliği tarafından düzenlenen 7’nci Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Konferansı için Rusya’ya gitti.

Bununla birlikte, yukarıda verilen bilgilere bakarak, Reisi ve Rus liderliği arasında köklü kişisel bağlar olduğunu söylemek yanlış olur. Reisi, cumhurbaşkanlığına Ruslarla çok az geleneksel dış politika deneyimi ile girecek. Bu, daha önceden 1989 Gorbaçov-Rafsancani zirvesine İran delegasyonunun bir üyesi olarak, daha sonra İran Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri olarak Ruslarla kazançlı silah anlaşmaları yapan Ruhani ile tam bir tezat oluşturuyor. Reisi’nin dış politika deneyimi, daha ziyade Irak, Suriye ve Lübnan’daki aktörlerle dini ve bölgesel odaklı diplomasiden oluşuyor. Bununla birlikte, Reisi’nin cumhurbaşkanı olarak görev süresi, yeni iş birliği alanlarının ortaya çıkmasının yanı sıra göze çarpan endişe verici konular üzerinde devam eden etkileşimi de görecektir.

Reisi’nin Seçilmesi ve Rusya-İran İlişkilerinin Geleceği

İran’da, Tahran’ın Moskova’ya yönelik politikasının formülasyonu, ruhani lider Ayetullah Hamaney ve onun dış politika danışmanı eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayati’nin kişisel etkisi altında kalmaya devam ediyor. Seçimlerden bu yana Reisi’nin, Zarif ile yaptığı toplantılar ve yabancı heyetlerle yaptığı görüşmelerde onun varlığı, ülkenin dış ilişkilerinde bir dereceye kadar süreklilik sağlama çabasının bir göstergesi. Bu durum, Reisi ve Dışişleri Bakanlığı temsilcilerinin dış politikaya yaklaşımları ve İran’ın JCPOA’ya (Kapsamlı Ortak Eylem Planı) olan bağlılığının sürdürülmesi ile ilgili açıklamalarında da yinelenmiş durumda. İran’ın Rusya ile ilişkileri açısından, son on yılda Moskova ve Tahran arasındaki bürokratik bağların artmasının yanı sıra Hamaney ve Velayati‘nin kişisel rolleri, ilişkinin iç değişimlerden ve dışsal sarsıntılardan soyutlanması daha fazla katkı sağladı. Bu, Rusya ve İran’ın çıkarlarının uyumlu hale getirilmesini öne sürmek değil, ilişkilerinde bir dereceye kadar öngörülebilirliği teşvik etmek ve bağların bozulmasını önlemek için farklılıkları teskin etmeye yönelik karşılıklı çabaya işaret etmektir.

Moskova, JCPOA’nın restorasyonu konusunda Viyana’da görüşmeler devam ederken Tahran’ın küresel dış politikasında önemli bir rol oynamaya devam edecek. Rusya, İran’ın JCPOA kapsamındaki taahhütlerine geri dönmesinin ön koşulu olarak da ABD yaptırımlarının kaldırılması çağrısında bulunurken, İran’ın nükleer anlaşmadaki balistik füze programı veya gün batımı hükümlerinin (uzatılmazsa belirli bir tarihten sonra otomatik olarak askıya alınmasına izin veren maddeler) yeniden müzakere edilmesi gibi çekişmeli konularda İran’ın tutumunu destekledi.

Reisi’nin 2009 ve 2019 protestolarındaki rolünün yanı sıra dış müdahaleye karşı nefreti göz önüne alındığında, seçilen cumhurbaşkanı, siber güvenlik ve bilgi güvenliği alanlarında Rusya’da benzeri bir ortak bulabilir. Reisi uzun zamandır İran’ın siber alandaki kapasitesinin güçlendirilmesini ve Tahran’ın bilgi güvenliği üzerindeki kontrolünü baltalamaya yönelik dış girişimlerin engellenmesini savunuyordu. Böyle bir tercih, rejimin iç güvenliğinin, Rusya ve İran’ın Reisi yönetimi altında daha yakın iş birliği yapabilecekleri potansiyel bir alan olabileceğini göstermektedir. Bu amaçla, 2021 Rusya-İran siber güvenlik anlaşması, karşılıklı kapasite artırımını geliştirmek için bir çerçeve sunmaktadır.

Rusya ve İran’ın örtüşebileceği diğer bir alan da ekonomik entegrasyondur. Cumhurbaşkanlığı tartışmaları sırasında Reisi, İran’ın komşularıyla “ekonomik diplomasiyi” ve bölgesel entegrasyonu teşvik etmenin önemini vurguladı. Bu hedefler, İran’ın Rusya, Çin, Hindistan ve Orta Asya cumhuriyetleriyle çok taraflı ve ikili ilişkileri genişletmeye yönelik daha geniş kapsamlı ‘doğuya bak’ politikasıyla uyumludur. Reisi’nin cumhurbaşkanlığı büyük olasılıkla, komşu ülkelerle ilişkileri güçlendirirken İran’ın iç ekonomisini desteklemenin bir aracı olarak Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru ve Avrasya Ekonomik Birliği’ndeki serbest ticaret anlaşmalarını güvence altına alma gibi ulaştırma girişimlerinde Rusya ve İran iş birliğine vurgu yapacak.

Örtüşen güvenlik çıkarları ve Orta Doğu, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Afganistan’daki istikrarsızlık endişeleri, Rusya ve İran açısından iş birliği için sağlam bir temel oluşturmaya devam edecektir. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi göz önüne alındığında, Rusya ve İran, Reisi başkanlığında Afganistan konusunda daha yakın bir koordinasyon deneyimleyebilirler. Şu anda, Rusya ve İran’ın Afganistan konusundaki iş birliğinin boyutu Suriye’ye kıyasla nispeten daha itidalli olmuştur. Ancak Tahran, Afganistan konusunda Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantılarına gözlemci olarak katılmanın yanı sıra Pakistan, Çin, Hindistan ve Rusya ile çok taraflı görüşmelere de katıldı. 5 Temmuz’da Reisi’nin Beşar Esad’la görüşmesinde, Rusya ve İran’ın özellikle askeri reform ve ekonomik yatırım açısından giderek daha fazla anlaşmazlık yaşadığı Suriye’nin yeniden inşasına olan ilgisinin devam ettiği ortaya çıktı. Suriye’nin yeniden inşası, askeri reform ve ekonomik yatırımlarla ilgili gerginlikler nedeniyle Rusya-İran ortaklığının bozulduğu yönündeki söylentiler, Moskova ve Tahran’ın iş birliği konusundaki görüş ayrılıklarını ve sınırlarını anlamak için gereken öngörü ve pragmatizmden yoksun olduğunu ortaya koyuyor.

Rusya ve İran ilişkilerinin doğası göz önüne alındığında, İbrahim Reisi’nin seçilmesinin ilişkide temel bir değişime yol açması pek olası görünmüyor. Reisi, Tahran’ın Moskova ile olan bağlarını vurgularken, Rusya-İran ilişkilerinin gidişatı, nadiren tamamen örtüşse de uzun zamandır iç içe geçmiş olan kendi ulusal çıkarları tarafından belirlenmeye devam edecektir.